Bankalardan tüketicilerin 2000-2006 döneminde gerçekleştirdiği tüketici kredisi ve kredi kartıyla borçlanmanın yüzde 37’si konut ve otomobil, yüzde 63’ü ise gündelik geçim için yapıldı.
Bankaların tüketiciye yönelmeleri ve kredi kartı uygulamalarını artırmaları ile birlikte hane halkının tüketici kredisi ve kredi kartıyla borçlanmasında baş döndürücü bir artış yaşandı. 2000 yılında 4.5 milyar YTL tüketici ve 2.2 milyar YTL kredi kartı borcu bulunan Hanehalkının, bankalara olan toplam borcu eylül sonunda 63.5 milyar YTL'ye çıktı.
İktisatçı Mustafa Sönmez'in yaptığı araştırmaya göre, hanehalkının bankalardan tüketici kredisi ve kredi kartıyla nakit avans kullanması alışkanlığı hızla ilerliyor. Ama daha önemlisi, konut ve otomobil için yapılan borçlanmalara oranla ihtiyaç ve geçim için yapılan borçlanmalar daha çok önem kazanıyor. Öyle ki 2000-2006 döneminde yapılan borçlanmaların toplamı 166.4 milyar YTL'yi bulurken bunun yüzde 37'sinin konut ve otomobil alımı için yapıldığı, geri kalan yüzde 63'ünün gündelik harcamalar ve geçim için yapıldığı anlaşılıyor.
Araştırma
sonuçlarına göre hanehalkının bankalardan yaptığı borçlanmanın ayrıntıları şöyle:
"-Konut borçlanmaları: 2000-2006 dönemi borçlanmasında yüzde 23 bir paya sahip ve son iki yılda büyük bir artış gösterdi. 2005'te 12.3 milyar YTL konut kredisi kullanan hanehalkı, bu yılın ilk 9 ayında 21 milyar YTL'ye çıkarmış borçlanmasını. Mayıs-Haziran dalgalanmasının konut kredilerinin faizlerini yeniden yükseltmiş olmasına rağmen konut kredilerine talep devam ediyor.
-Otomobil borçlanmaları: 2000-2006 dönemi borçlanmasında yüzde 14'e yakın bir paya sahip ve son üç yılda büyük bir artış gösterdi. 2005'te 6 milyar YTL otomobil kredisi kullanan hanehalkı, bu yılın ilk 9 ayında 6,5 milyar YTL'ye çıkarmış borçlanmasını. Mayıs-Haziran dalgalanmasının kredi faizlerini yükseltmiş olmasına rağmen ve bazı vergisel artışlara rağmen otomobil kredi talebi geçen yılın talebinden geri kalmamış görünüyor.
-İhtiyaç kredileri, nakit avansları: Tüketici kredisi olarak kullanılan ihtiyaç kredileri ve kredi kartları ile kullanılan nakit avanslar, toplam hanehalkı borçlanmasında yüzde 63 gibi en önemli paya sahip. 2000-2006 döneminde , yaklaşık konut için yapılan borçlanmaya eşdeğer miktarda ihtiyaç kredisi kullanıldığı anlaşılıyor. Buna bir de kredi kartları ile yapılan nakit avans adı altındaki borçlanmalar eklendiğinde, toplam aile borçlanmalarının yüzde 63'ünün bu yolla yapıldığı görülüyor. İhtiyaç kredisi adı altındaki tüketici kredisi kullanımı 2005'in tamamında 10 milyar YTL iken bu yılın sadece 9 ayında 16 milyar YTL'ye yaklaşmış. Yine geçen yılın tamamında 17 milyar YTL'yi nakit avans olarak kullanan hanehalkı, bu yılın 9 ayında 20 milyar YTL nakit avans kullanmış durumda. BORÇLANMA GEÇİNMEK İÇİN
Cari fiyatlarla bakıldığında, hanehalkının bankalardan tüketici kredisi ve nakit avans şeklinde borçlanması 2000'de yaklaşık 6.7 milyar YTL'iken Eylül 2006 sonunda 64 milyar YTL'ye çıkarak yüzde 850 arttı. Reel artışın ise yüzde 191'i bulduğu hesaplandı. Özellikle 2003'ten başlayarak borçlanmanın her yıl reel anlamda ortalama yüzde 60 dolayında arttığı gözleniyor. BOZULAN GELİR DAĞILIMINA DENGE ARAYIŞI
Mustafa Sönmez, borçlanmanın yaklaşık üçte ikisinin ihtiyaç ve geçim için yapılıyor olmasın "vahim" diye değerlendirdi. Konut ve otomobil için yapılan borçlanmaları anlamanın mümkün olduğunu belirten Sönmez "Ama hanehalkının borçlanmalarının yüzde 63'ünü ihtiyaç için, ya da çoğunlukla yapıldığı gibi borcu borçla kapatmak için yapmaları hem ailenin dirliği hem de finans sisteminin geleceği açısından ciddi bir durum. Ama daha da önemlisi, başka ücret, maaş, tarım geliri serilerinden de anlaşıldığı gibi, bozulan gelir dağılımına ailelerin borç mekanizmaları ile denge getirmeye çalışmaları ve belki de büyük riskler alarak, ağır faiz yüklerine katlanarak borçlanmayı bir yaşam kültürü haline getirmeye başlamalarıBorçlanma ile günü kurtarma telaşına düşüp geleceklerine daha fazla risk ve gerilim taşımaları" dedi. BORÇLANMA KÜLTÜRÜ
1980 öncesine kadar Devlet yönetim geleneği için de risk olarak görünen ancak 1980 sonrası demode hale getirilen borçlanma kültürünün, aileler için, özellikle yeni kuşak için yeni yaşam biçiminin bir ögesi olmaya yüz tuttuğunu savunan Sönmez, karşılığının bulunup bulunmayacağı pek de kestirilmeden kolayca borçlanabilen ailelerin ve gençlerin birçok durumda karşılaştıkları ödeyememezlik durumunun faturasının ise ağır ödendiğini belirtti.