|
|
|
|
Ankara'da 12 saat
Üç hafta oluyor. Radyo Bilkent ile ortak düzenlediğimiz Rolling Stone gecesine katılmak için Ankara'daydım. Çok eğlenceli bir geceydi. Gruplar çaldı, DJ'ler döktürdü, herkese teşekkürler. Ankara'yı eskiden beri severim. İstanbulluların Ankara ile ilgili küçümseyen yaklaşımını pek paylaşmam. Evet, İstanbul'da Ankara'da olmayan pek çok şey var, ama bir İstanbullu için Ankara keşfedilmeyi bekleyen bir maden gibi. Burası bir memur şehri evet, ama aynı zamanda bir öğrenci şehri. İnsanlar İstanbul'daki kadar fazla mekânda ve tarzda eğlenmiyor burada ama bir arada odukları zaman bunun tadını çıkarıyorlar. Ev partileri meşhurdur Ankara'nın. Toplam 12 saat geçirdiğim ve en son altı yıl kadar önce gittiğim bir şehirde gözüme çarpan en acayip şey ise dürümcülerdeki bir uygulama oldu. Bir taksi tuttum ve "Varan Söğütözü tesislerine hemşerim," dedim. Saat sabah 04.00 - 05.15 otobüsüne biletim var. Uyuyarak döneceğim eve. Fakat Varan kapalı (O da ayrı hikâye, meğer ışıklar kapalı mekân açıkmış, nasıl oluyorsa, herhalde telepati kurmak gerek). "Sen beni bir dürümcüye götür," dedim. İki kişi hesap 4.5 YTL geldi. Bu şehir çok ucuz. Masaya sürekli yeşillik ve domates servis ediliyor. Hadi bunu biliyorsunuz zaten. Çaylar da şirketten. Tamam bu da bilinen bir şey. Ama burada sigaralar da şirketten. Bir adet kırmızı uzun Marlboro paketi özenle yırtılmış ve müşteriler buradan çayın yanında ücretsiz sigara da içebiliyor. Garson elinde sigarayla masa masa dolaşıyor. Nasıl?
|
|
|
|
|
|
|
|
|