|
|
Sarıgül'e tepki neden?
Senelerdir yaptığım hakem eleştirilerinin odak noktasını, dünyada başka hiçbir ligde benzeri olmayan ülkemizdeki yönetici, medya ve seyirci baskısı yüzünden hakemlerin büyük takımları kollayan yönetimleri oluşturuyordu. Bu kronikleşmiş hastalık ligdeki adaleti ortadan kaldırıyor, tribün terörünü tırmandırıyordu. Bu ciddi sıkıntıdan kurtulmanın bana göre tek bir yolu vardı. Tüm hakemler hata da yapsalar, eyyam yapmayacaklar, büyük takımların etkisi altında kalmadan standart, objektif yönetimler gösterecekler. Eğer arada bir-iki hakem dahi bu standardı bozarsa cesur yönetenler eleştirilere hedef olacak, kaos ortamı devam edecekti. Bu sene işler çok iyi gidiyordu. Yıllardır üstünde durduğum rahatsızlıkta büyük aşama kaydedildi. Hakemler hata da yapsalar büyükleri korumuyorlardı. Seyirci ve futbolcu baskısına boyun eğmiyor, onların alışmış olduğu, istedikleri düdükleri çalmıyorlardı. Böyle bir standart oluşunca, yavaş yavaş sesler kesildi. Eskiden olduğu gibi bir büyüğün yöneticisi "Hakem bize hiç kıyak yapmadı. Ama rakibimize maçı kazandırdı" demedi. Büyük takımların 9 hafta boyunca kimsenin tahmin etmediği puan kayıplarına rağmen hakem eleştirileri az gündem olmaya başladı. Bu görüntü de bana büyük mutluluk verdi. Ancak MHK, ErciyesGalatasaray maçına yaptığı Çetin Sarıgül tayiniyle rayına giren işlere adeta çomak soktu. Sarıgül ile birlikte 3 hakem daha birçok maçta yaptıkları açık, taraflı yönetimlerle kamuoyunda güven kaybetmişlerdi. Levent Bıçakcı federasyonu, bu dört hakeme görev vermeme kararı aldı. Üçü hakemliği bıraktı; Sarıgül direndi. Haluk Ulusoy tekrar federasyon başkanı olunca Sarıgül görev yapmaya başladı. Bu sezon yönettiği maçlarda da başarılı oldu. Ama tahmin ettiğim gibi Kayseri'deki maça değişik bir ruh haliyle çıktı. Eskiye dayanarak herkesin Galatasaray'ı kollayacağını düşündüğü bilincine yerleşmişti. Kaybettiği güven duygusunu tekrar kazanma azmindeydi. Bu ruh hali içinde Erciyes lehine verdiği penaltı kararına kadar bütün takdir haklarını ev sahibi lehine kullandı. Bu arada başta Ümit Karan ve Ayhan olmak üzere Galatasaraylı futbolculardan büyük tepkiler gördü. Skora denge geldikten sonra değişik bir ruh haline girdi. "Eğer bu maç böyle biterse Galatasaray yönetimi ve medya beni perişan eder" diye düşündü. Son 10 dakikada değişip bütün takdir haklarını Galatasaray lehine kullanmaya başladı. Arka arkaya verdiği ucuz faullerle Erciyes'in direncini kırdı, aradığı fırsatı da yakalayınca hayali bir penaltıyla işi bağladı. Çetin Sarıgül gibi yeteneği sınırlı bir hakem beynindeki sıkıntılarla bu tip bir maça çıkarsa olacağı budur.
MHK BAŞINA İŞ AÇTI Maçtan sonra Erciyes Başkanı, MHK'yi ve federasyonu çok ağır bir biçimde topa tuttu. Çünkü eskiye bakarak maç öncesinden peşin hükümlüydü. Birçok kişi gibi o da Sarıgül'ün Galatasaray'ı kollamak için görevlendirildiğine inanmıştı. Aslında genel görüntü tam tersiydi. Öyle olsaydı; Sarıgül haksız yere Orhan Ak'ı ihraç etmezdi. Hadi onu yaptı, Mondragon'un hareketine devam derdi. Sadece son 10 dakika tamamen terse dönünce, bir de penaltı icat edince konuşma kozları Erciyes Başkanı'na geçti. Aksi takdirde Galatasaray cephesi Sarıgül'ü yerden yere vuracaktı. Sarıgül'ü bu maçta görevlendiren MHK boş yere başına iş açtı. Bütün temennim bunun bir ders olması, sezon başından beri süregelen objektif yönetimlerin devamıyla bu yaranın kısa sürede sarılması. Aksi takdirde eski tas eski hamam olur.
|