| |
|
|
Ben bu işi anlamadım
Önce genel tavrımı ortaya koyayım: Bir futbolsever olarak tüm kulüplerimizin, Avrupa'dakilere benzeyen, içinde kafelerin, restoranların, mağazaların da olduğu modern statlara sahip olmasını isterim. Böyle düşündüğüm için Seyrantepe projesine hep iyi niyetle baktım. Ancak gelişmeler işin içinde ciddi sorunlar olduğunu gösteriyor. Hatırlarsınız, F.Bahçe İkinci Başkanı Nihat Özdemir, geçen gün şu açıklamayı yaptı: "Devletten bir kuruş almadan stadımızı yaptık. Bu stadın değeri 85 milyon dolardır . Eğer devlet, Seyrantepe'de G.Saray'a stat yapacaksa, o zaman biz de bu 85 milyon doları devletten talep ederiz." Bu sözlere G.Saray Başkan Yardımcısı Adnan Polat şöyle cevap verdi: "F.Bahçeli yöneticiler kendi işlerine baksın. Sonuçta Seyrantepe Stadı devletle karşılıklı iş alışverişidir. Onlar da böyle bir ticari aktiviteye girebilirler." Ardından da ekledi: "Onların açıklarını biliyoruz. Üstümüze gelirlerse, bizim de diyeceklerimiz var." İşte bu demeçler Seyrantepe projesinde gerçekten adaletsiz bir durum olduğunu ortaya koyuyor. Çünkü Polat'ın sözlerinin satır arasını okursanız ortaya şöyle bir sonuç çıkıyor: 1) "Evet, Seyrantepe projesinde devlet, G.Saray'a ciddi miktarda kaynak aktarmakta." 2) "Bu operasyona sesinizi çıkarmayın, yoksa biz de sizinle uğraşırız." Yani Adnan Polat, projede adaletsiz bir durum olduğunu kabul etmekle kalmıyor; F.Bahçe yönetimini de tehdit ediyor. İşin tehdit kısmı ayrı bir konu. Ben buradaki 'adaletsizliğe' değinmek istiyorum. Önce şunu belirtelim: Birçok ülkede olduğu gibi Türkiye'de de devlet, ' kamu yararı' olduğu için, spor kulüplerine arazi tahsis eder. Ancak arazi kulübün 'malı' değildir. Genellikle 49 yıllığına kiralanır. Mesela turizmde de aynı şey yapılır: Devlet araziyi tahsis eder, işadamı gelip otelini kurar. Buraya kadar bir gariplik yok. Peki şöyle bir uygulamaya ne dersiniz? Bir turizmci diyor ki: " Benim eskimiş, dökülen otelimi al... Onun yerine hem daha büyük bir arazi tahsis et... Hem de bana yeni bir otel yap. " Diğer otelciler buna karşı çıkmaz mı? " Kardeşim kimin malını kime veriyorsun " demez mi? Bu adaletsizliğe, bu haksız rekabete " Kamu kaynakları hortumlanıyor " diye itiraz etmez mi? Adnan Polat'ın da (belki farkında olmadan) itiraf ettiği işte tam da bu: " Devlet bize kaynak aktarıyor; siz bu işe karışmayın " diyor. Hatta adaletsizliğin daha da büyümesi için çanak tutuyor: " Siz de isteyin, size de versinler. " Buradaki tuhaflık çok boyutlu: 1) İşin içinde, asıl görevi halka makul fiyata konut yapmak olan TOKİ (Toplu Konut İdaresi) var. Meğer bu TOKİ aynı zamanda stat da yaparmış. Güzel, hazır el atmışken, stadı olmayan ya da eskimiş Anadolu kulüplerine de birer stat yapsın. 2) G.Saray halka açık bir kulüp. Milletin elinde hisse senetleri var. Bu tip bir kuruluşa, devletin milyonlarca dolarlık kaynak aktarması kabul edilebilir mi? Mesela devlet, Koç Grubu'na böyle bir kıyak çekse, başta Sabancı Grubu olmak üzere, diğer halka açık şirketler itiraz etmez mi? Elinde F.Bahçe ya da BJK hisse senedi olan girişimciler, haksız rekabetle karşı karşıya kalmıyor mu? G.Saray hisseleri devlet pompasıyla şişirilmiyor mu? İMKB, yani borsa yönetimi " Bu nasıl iştir " demeyecek mi? 3) G.Saray'ın arsa zengini olduğu defalarca yazıldı. İyi ya! Satsın o arazileri ya da başka türlü değerlendirsin ve kendi stadını kendisi inşa etsin. Niye bu iş halkın parasıyla yapılıyor? Sorular bunlar. İkna edici cevapları bekliyorum.
|