| |
|
|
Korku dağları bekliyor
Diyarbakır'da bir "büroda" 4 kişiydik. SABAH-Diyarbakır bürosundan Mürsel Acay ve biz. İki de "isimlerinin kesinlikle yazılmasını istemeyen" Kürt aydını. Dediler ki: *PKK olayının gerisinde uyuşturucu ticareti de var, uluslararası çıkar ilişkileri de. *Terörden beslenenlerin sayısı az değil. *Huzur gelirse korucular ne iş yapacak? *Silahlar konuştukça, itirafçının değeri artıyor.
-İsimlerinizi neden gizliyorsunuz? -İsmimizi yazar, resmimizi basarsanız bizi yaşatmazlar.
"Kürt aydınlar" konuşmaya devam ettiler: *Kürtler'in de "Kızıl elması" vardı, "Turan'ı" vardı. *Turan "Bağımsız ve Birleşik Kürdistan" dı. *1985'ten itibaren gençler bu idealle dağa çıktılar. *1980 ihtilalinde binlerce insan mağdur edilmiş, işkence görmüştü... İhtilalde acı çekenler, soluğu dağda aldılar.
Bugüne gelince... Kürtler'in artık "bağımsız ve birleşik Kürdistan" diye bir idealleri yok. Kürtler'in geldikleri nokta: *Türkiye'nin üniter yapısına saygılıyız. *Silahlar sussun.
2 Kürt aydın "gelinen noktayı" doğru buluyorlar. "Öteki Kürt aydınların çoğunun da kendileri gibi düşündüklerini" söylüyorlar. Sonra da... "Dağa" bakarak... Haritada "İmralı'yı göstererek" soruyorlar: -Öyleyse gençleri ne diye dağa çıkardın?.. Ne diye binlerce insan öldü? Sormaya devam ediyorlar: -Bu işlerin gerisinde hangi dış güçler, hangi bilinmeyen çevreler, hangi karanlık ilişkiler var?.. Kan kime, hangi çıkarları sağladı?
Tabi i yine "aynı" rica: -Size güveniyoruz... Adımızı yazmayacaksınız... Yoksa bizi yaşatmazlar.
|