Bitmeyen bir son sigara
Eğlenilecek değil, evlenilecek kadın Yeşim Salkım. Seviyesini ve kalitesini koruyarak, magazin aleminde yeni harp sanatları geliştiriyor. Olan yine kadın cinsine oluyor.
Yeşim Salkım, "Benim jetlerim vardı," dediği anda maneviyatım sarsıldı. Sakinleşmek için bir süre karaoke yaptım, You take my self control şarkısını defalarca söyledim. Ki bu şarkı Türkçe'ye pekala 'Aklımı aldın', 'Zihnimi uçurdun' gibi de çevrilebilir. Tavsiye ederim, karaoke sakinleşmek için müthiş bir yöntem. Neyse, muhtemelen takip ediyorsunuzdur, Yeşim Salkım'ın Hande Ataizi ile arasında düşük yoğunluklu bir harp sürüyor. Daha uzun versiyonuyla, "Hande Ataizi bazı jetlere binmiştir, 'davetli' olarak ama benim şahsıma ait jetlerim vardı!" diye edilen laf, işte bu harpte atılan misket bombalarından sadece biriydi. Yani sal magazin alemine, patlaya patlaya bin parçaya bölünsün.. Yeşim Hanım, tabii bu 'jete binme' işini kullanarak hiç de masum bir cümle kurmuyordu, orası ayrı konu. Fakat, hakikaten, şu jet' olayını biraz düşününce jet lag' gibi bir şey geçiriyor insan. Nasıl oluyor da o jetler oluyor?...
YEŞİM HANIM'IN JETİ İşin nakit boyutunu bir kenara bırakırsanız, ki Yeşim Hanım'ın durumunda o nakitlerin kaynağı uzuuun bir tartışma konusudur, "Benim jetlerim vardı," tavrı, nitelik itibarıyla, Ahsen Unakıtan'ın, eşi Kemal Bey'e "Bakanım," diye hitap edip, resmi korumalara, "Çıkar ceketini, Bakanımın başına tut, ıslanmasın. Hadi, hadi," diye talimat yağdırmasıyla aynıdır. Hatta ondan daha acayiptir. Şu an o Singapur senin, bu Kuala Lumpur benim, çeşitli memleketlerde turladığı iddia edilen eski eş Hakan Uzan, ki benden tosun olmasın, o memleketlerde turlamasına neden olan para kazanma sistematiğiyle bazı jetler almış, Yeşim Salkım da eş kontenjanından o jetlerin sahibi oluvermişti. Peki iş 'eş tarafından' hortumlanan paraları Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na ödemeye gelince n'oluyordu? Son bir sigara içelim, öyle git gideceksen..
YİNE ÇOCUK MEVZUSU Peki Yeşim Hanım'ın yine Hande Ataizi için ettiği, "Alan 24 saatte kapının önüne koyuyor," laflarına ne diyelim? Ya da, artık yaşını başını almış 'Yumurcak'ın eski sevgilisi Güzide Duran'ı kastederek, "Eğlenilecek kadın vardır, evlenilecek kadın vardır. Ben evlenilecek kadınım," demesine? Kadın cinsini böylesine ihya eden lafları, yine bir kadının etmesi enteresan değil mi? Sonra şu 'çocuk hediye etme' işleri ayrı bir vakıa değil mi? Zerrin Özer'den Hülya Avşar'a kadar, tıbbi sınırları zorlayarak yapılan "Çocuk istiyorum," açıklamaları... Benim bildiğim, Yeşim Salkım da ezelden beri eşlerine 'çocuk hediye etmek'ten söz eder durur. Bir zamanlar canlı yayına bağlanan Hakan Uzan'a da hediye etmeye niyetlenmişti. Şu sıralarda yine pörtledi bu çocuk işi. Kuşkusuz işin sosyopatik bir kökeni var... Sahi, bir söyleşisinde, gazeteci hanım Yeşim Salkım'a, "Perihan Mağden sizin için 'sosyopat' diyor, anlamını biliyor musunuz?" diye sorduğunda, "Tabii biliyorum, sosyolojiyle ilgili bir şey," demişti...
POP ALEMİNDE KALİTE Şimdi hemen Yeşim Hanım'ın internet sitesine bağlanıyoruz ve oradaki diğer açıklamalara bakıyoruz. Hande Ataizi ile yürüttüğü harp için şöyle yazmış: "Söylediği yalan yanlış ve iftira boyutundaki bir haber, beni onunla aynı seviyeye düşürdü. Bundan hem hicap duyuyorum hem de beni sevenlerden şimdiden özür diliyorum. Aslında hiç muhatap olmamam gereken bir konu ve bir kadındı. Ama bazen insanın sabrı taşıyor işte. Kendisini sert bir üslupla uyardım, onun benim adımı ağzına alması için daha bir on fırın ekmek yemesi gerektiğini düşünüyorum ve bu konuyu daha fazla dallanıp budaklandırmadan herkes kendi işini gücünü yapsın diyorum. Çünkü benim bunlardan çok daha önemli işlerim var." (Yazım ve gramer yanlışları düzeltilmiştir.) Hep bir 'önemli işler', hep bir 'seviyeye düşmeme', hep bir 'kalite' vurgusu. ISO 9000!... Toplam kalite yönetimi!... Bizim pop alemindeki şu 'kalite'nin kökenini anlama konusunda ciddi sıkıntılarım var. Kimse birbirinin seviyesine düşmüyor. Fakat o 'seviye' denen şey, sarmal halinde topyekun dibe doğru sürükleniyor. Nasıl oluyor bu işler, çözmek güç. Matematikçi Perelman'ı getirin Bakanıma. Hadi! Hadi!..
Sami TOSUN
|