İnşallah Brezilya'yla kardeşlik bozulur
Dünya ekonomisindeki yeni dönemde petrol, altın ve diğer hammadde fiyatları düşüyor. Bu düşüş gelişmekte olan piyasaların gözdesi Rusya, Brezilya ve Güney Afrika'yı negatif, Türkiye'yi ise pozitif etkilemeye aday. Yeter ki küresel fonlar bu piyasaları aynı sepete koymaktan vazgeçsin ve Türkiye'nin bu farkını değerlendirsin.
ABD'de emlak sektöründeki canlılığın bitmesiyle tüketim eğiliminin azaldığı ve ekonominin de yavaşlama eğilimi içine girdiği giderek belirginleşiyor. Buna bağlı olarak ABD Merkez Bankası'nın faiz artırımına gitmeyeceği beklentisi de güçleniyor. Dünya ekonomisinin motoru durumundaki ABD'nin soğumaya girmesiyle küresel ekonominin hız kesmesi bekleniyor. Global büyümenin yavaşlayacak olmasına paralel hampetrol, enerji ve emtia fiyatları geçtiğimiz aylardaki rekor fiyat düzeylerinden hızlı bir gerileme eğilimine girdi.
Fiyatlarda hızlı düşüş Petrol fiyatları 7 Ağustos'ta 78.30 dolardan geçen hafta sonu 55.81 dolara indi. İki ayda yüzde 28.7 düştü. Petrol fiyatlarıyla diğer enerji ve özellikle doğal gaz fiyatları düşüyor. Diğer emtia ve altın fiyatlarında benzer düşüşler var. En son 12 Mayıs'ta 730 doları gören altın hafta sonu Londra Altın Borsası'nda 568.9 dolara indi. Burada da yüzde 22.0'lık bir düşüş gerçekleşti.
Yaramayacak ülkeler Küresel ekonomi ve finansal piyasalardaki bu yeni eğilimin, gelişmekte olan piyasalara farklı yansımaları olabilir. *Bu piyasaların en gözde ülkelerinden Brezilya emtia ve hammadde ihracatçısı. Dolayısıyla fiyatların düşmesinden ihracat gelirleri olumsuz etkilenecek. *Rusya petrol, doğalgaz ve altın ihracatçısı bir ülke. Yeni dönemdeki fiyat düşüşleri bu ülke ekonomisindeki iyileşmeyi en azından törpüleyecek. *Son zamanlarda piyasalarının paralel hareketlerinden dolayı Türkiye ile birlikte anılan Güney Afrika da dünyanın en büyük altın üreticisi ve ihracatçısı. O da yeni gelişmelerden negatif etkilenmeye aday.
Türkiye'ye yarar Eğer öngörüldüğü gibi dünya ekonomisi yavaşlıyorsa, bu yeni durumda petrol ve hammadde fiyatlarındaki gevşemenin devamı beklenebilir. Bu fiyat düşüşlerinden en çok yararı görecek ülkelerden biri Türkiye olabilir. Çünkü, Türkiye petrol ihtiyacının yüzde 90'ını, toplam enerji ihtiyacının yüzde 72'sini ithalatla karşılıyor. Enerji ithalatına geçen yıl ödediği tutar 21.2 milyar dolar. Bu yılın 7 ayında 16 milyara varan ve yıl sonunda 25 milyara çıkması beklenen enerji ithalatı dış ticaret açığının yaklaşık yarısını oluşturuyor. Açığın en büyük kaleminin fiyatındaki düşüş ithalat faturasını azaltabilecek. Petrol fiyatında 10 dolarlık azalma, açıkta 3.4 milyar dolarlık düşüşe yol açıyor.
Açığı daraltır Merkez Bankası yılın üçüncü çeyreğine ait Para Politikası Raporu'nda enerji fiyatlarındaki artışın cari açığa etkisini işlemişti. Enerji fiyatlarında artış olmasaydı Türkiye'nin cari açığı 2004'te 15.6 milyar yerine 13.2 milyar dolar ve milli gelire oranı yüzde 5.2 yerine yüzde 4.4 olacaktı. Bu rakamlar 2005 için 23.2 milyar yerine 15.5 milyar ve yüzde 6.4 yerine yüzde 4.3 bulundu. Bu da enerji ithalatçısı Türkiye'nin küresel fiyatlardaki oynamalarından bire bir etkilendiğini gösteriyor.
Sermaye hareketleri Petrol ve emtia fiyatlarındaki düşüş tek başına Türkiye'nin cari açığını azaltmaya çok yarar. Ancak bizzat emtia fiyatlarının düşmesiyle Rusya, Brezilya, Güney Afrika gibi gelişmekte olan diğer piyasalar için esecek olumsuz rüzgardan Türkiye de etkilenebilir. Küresel fonlar gelişmekte olan piyasaları birbirinden ayırmaya başladılarsa da, halen bu pazarları aynı sepete koyma eğilimi hakim. Bu yeni dönemde eğer küresel piyasalar Türkiye'nin bu farklı durumunu görüp Rusya ve Brezilya ile aynı kefeye konulmazsa yeni dönemin en avantajlı ülkelerinden biri olmaya aday olacak. Önümüzdeki dönem global fiyat hareketlerinden dolayı dış açık daralmaya başlasa da, sermaye girişlerinde azalma veya sermaye çıkışları olması halinde, cari açığın finansmanı gündeme gelebilir. Türkiye için, sermaye hareketlerini yönetmenin çok daha önemli olacağı bir döneme giriyoruz.
İkinci katkısı enflasyona
Dünya hempetrol, enerji ve emtia fiyatlarının gevşemesinin ve bu eğilimin kalıcı olmasının Türkiye'ye katkısı sadece cari açıkla sınırlı değil. Bunun yanında ikinci ana sorun olan enflasyonla mücadeleyi de pozitif etkileyecek. Çünkü dünyada petrol ve enerji fiyatlarının artmaması, hatta düşmesi Türkiye'de bu alanlarda fiyat artışı gereğini ortadan kaldırabilir veya döviz kurlarının seviyesine göre sınırlayabilir. Merkez Bankası bu yılın ikinci çeyreğine ait Para Politikası Raporu'nda geçen yılki yüzde 7.72'lik enflasyonun yüzde 0.18'inin altın fiyatlarının artışından kaynaklandığını belirledi. Altının değer artışı, genel fiyat artışının yüzde 2.31'ini oluşturdu. Merkez Bankası bu yıl altının 640 dolarda kalması halinde enflasyonu 0.31 artıracağını hesaplamıştı. Son zamanlarda altın fiyatlarındaki hızlı düşüş işte bu negatif etkiyi azaltıyor. Dileyelim ki, küresel fonlar yeni dönemde Türkiye'nin Brezily a ve Rusya'dan daha avantajlı olduğunun ayrımına varsın.
Sonuç "Her koyun rüzgârı farklıdır" Fiji Sözü
|