Gürtuna'nın 'akraba halklar'ı
Önümüzdeki günlerde siyasi hayatımıza yeni bir parti daha giriyor. Son bir yıldır "Turkuaz Hareketi" adıyla siyasi çalışmalarını yürüten eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, ekim ayı ortalarında partisini kuruyor. Genel merkezi hazır, il ve ilçe teşkilatları tamam. Ve geri sayım başladı. Şimdi sorun siyasi arenada yer bulmak. Çünkü Türkiye'de 50'yi aşkın siyasi parti var ve hepsi de "Türkiye'nin derin sorunlarını" çözmek için sıra bekliyor. Peki bu kadar çok parti arasında yeni bir partinin sıyrılma ve farklılaşma şansı var mı? Eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Gürtuna bir hayli iddialı. Bu iddiasını da ilginç bir kavramla dile getiriyor: "Biz devrimciyiz ve siyasette gerçek devrim yapacağız." Önceki gün kahvaltıda bir araya geldiğimiz Gürtuna'yla konuşmamızı kaydetmek için teyp kullandım. Ama şimdi o teybi bir yana bırakarak, siyasete yeni giriş yapan bir ekibin söylediklerinden çok benim aklımda ne kaldığını yazacağım. Doğrusu Gürtuna'yla siyasetin finansmanından, Kürt Sorunu'na, askerin siyaset üzerindeki etkisinden türbana kadar toplumu geren birçok konuyu konuştuk. İşte aklımda kalanlar...
3B Formülü Barışın olmadığı bir yerde hiçbir projenin hayat bulamayacağını söyleyen Gürtuna, Türkiye'nin yıllardır çözüm aradığı temel sorunlara "barışla" çözüm bulacaklarını söylüyor ve şöyle devam ediyor: "Formülümüz 3B. Barış-Birlik-Bilgi. Bilgi Devrimi için hazırlanıyoruz."
Akraba hinterlandı Türkiye'nin başını ağrıtan temel sorunlardan biri de kuşkusuz "Kürt sorunu." Hâlâ bu sorunu çözme konusunda ortak bir yol bulunmuş değil. Sadece Türkiye'de yaşayan Kürtlerle ilgili değil, aynı zamanda sınır komşusu olduğumuz ülkelerde yaşayan Kürtlerle de ilişkimiz netameli. Gürtuna içerideki Kürt sorununun çözümü için sınırları netleşmemiş, özgürlük ve demokrasi vaat ederken, dış Kürtler, özellikle de Kuzey Irak Kürtleri için yeni bir yaklaşım getiriyor: "Akraba halklar." Tabii bu sadece Kürtleri değil, Arapları, Çerkezleri ve diğer halkları da kapsıyor.
Güvenlik konsepti Türkiye'de ağırlıkla askerlerin belirlediği "Güvenlik konsepti" konusunda Gürtuna iddialı konuşuyor. Türkiye'de sivil siyasetin dersine çalışmadığını, proje üretmediğini ve sürekli hazıra konduğunu söyleyen Gürtuna şöyle diyor: "İlk kez bizim partimiz, sivil iradeyi ortaya koyarak Türkiye'nin iç ve dış güvenlik konseptini oluşturacak."
Gandi gerçeği Gürtuna siyasi yolculuğa çıkarken, siyaset üslubu olarak da Hindistan'ın bağımsızlık önderi Mahatma Gandi'nin yaklaşımını önemsediğini söylüyor. Ve bir örnek veriyor: "Hindistan'da çıkan Müslüman-Hindu çatışmaları sırasında bir Hindu bir Müslüman genci öldürür ama vicdan azabından uyuyamaz. Bunun üzerine Gandi'ye gider ve derdini anlatır. Gandi'nin cevabı ilginçtir. 'Git bir Müslüman çocuk al. Onu yetiştir. Ama dinine karışma.' Bizim yaklaşımımız da böyle olacak; 'sivil ve barışçı' bir siyaset söylemi."
Devrimci siyaset Görüşme boyunca, merkez sağdan gelen bir siyasetçi olan Gürtuna'nın sık sık "Biz gerçek devrimciyiz" demesi elbette ilgi çekiciydi. Türkiye'deki sivil siyasetin belki de en kritik özelliği bu. Yola çıkarken hepsinin ortak söylemi "devrimci" ama iktidar olunca işin rengi değişiyor. Bakalım güvenlik konsepti gibi önemli bir konuyu, "Biz belirleyeceğiz" diyen Gürtuna ve arkadaşları bazı çevrelerce "askeri by-pass" olarak nitelenecek bu politikanın arkasında durabilecekler mi? Hep birlikte göreceğiz...
|