Satılık hayaller
Ziya Doğan ilk maçına çıkarken takımın dengeleriyle fazla oynamamayı tercih etti. Tek forvetle (Ersen) başlayıp arkasına topu iyi kullanacağını düşündüğü Marcelinho, Szymkowiak, Gökdeniz üçlüsüyle kontrollü kaldı. Beşiktaş ise kendi sahasındaki maçta büyük bir sabırla oynuyordu. Ricardinho ve Serdar'a kanatlar emanet edilmişti ama, üç oyuncu dışında (Burak, Bobo ve Delgado) sanki Beşiktaş takımı hücuma gitmemeye yemin etmişti. Riski ve tempoyu en düşük düzeyde tutarak, rakibin hata yapacağı anları beklemeyi uygun gördüler. Tigana'nın bu anlayışı özellikle deplasmanda oynayacağı zorlu maçlar için geçerli. Ama kendi sahanızda galibiyet için kıvrandığınızda, oyunu rakibin kurmasına izin veriyorsanız, ilginç bir "büyük takım" profili gösteriyorsunuz demektir. Ziya Doğan, büyük takım hocası gibi düşünüp, agresif kuralları tavizsiz taşıdı. Biz maçı beraberliğe göre düşüneceğini tahmin ederken, o sahaya kazanacak düşünceyi koydu. Böylece bilmece tamamlandı. Tigana geçen yıllarda kolay gol yeme gibi acayip bir sorunu olan ekibini kontrollü oynatarak, "Bir gol atarım, yemeden kazanırım" mantığını sahaya yansıtıyordu. Dengeleri düşündüğünüzde yanlış bir karar değil ama, Beşiktaş'ın taşıdığı iddia ve hedeflediği derece için nasıl yeterli olacak?
YILDIZLARA NE GEREK VAR? Beşiktaş İnönü'de oyunu rakibe bırakacaksa, Ricardinho ve Delgado gibi top kullanacak oyuncular almaya gerek var mı? Burak'ın attığı gole rağmen, Trabzon devamlı Beşiktaş defansını ısırması, bu düzenin bile sıfır risk taşımadığını gösteriyordu. Hücum etmek geriye düştükten sonra Tigana'nın aklına geldi. Ricardinho'nun yerine Nobre girince, Trabzon geriye yaslandı. Ama... Kadro kalitesini daha iyi kullanan Trabzon hatalarla dolu maçı lehine çevirdi. Tigana'ya "Yakaladığımız pozisyonları değerlendirseydik" mazereti bile olmayan bir maç bıraktılar.
|