| |
Güle güle "kodu mu oturtmayan" paşam
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök bugün görev süresini noktalayarak "emekli" oluyor. Özkök Paşa, son yılların en çok tartışılan komutanlarından biri oldu. "Bazı köşe yazarları" onda aradıklarını bulamadıkları için "varlığına" sert eleştiriler yönelttiler. Ama Hilmi Özkök bu kadarını hak etmedi. Tam tersine, göreve geldiği 2002 Ağustos'undan bu yana çok kritik dönemlerde görev yaptı, bu kritik dönemleri başarıyla geçti ve "felsefi yönü" ağır basan bir komutan olarak farklı bir iz bıraktı. Görev süresinin büyük bölümünde "İslamcı yaftalı" bir hükümetle çalışmak durumunda kaldı. Kıbrıs, AB ve Irak konularında en keskin virajları yaşadı ve bu virajlarda sıklıkla eleştirildi. Ama yakınlarına göre bunların hiçbiri Özkök Paşa'nın canını "Cumhurbaşkanlığı uğruna AK Parti ile flört ediyor" iddiası kadar sıkmadı. Özkök'ün zaman zaman kullandığı ifadeler, zaman geçince çok daha iyi değerlendirilecek. İşte onlardan bazıları: "Gayet tabii ki, halkın silahlı kuvvetlerden talepleri bizim de onlara cevap verici olmamız sonucunu yaratıyor, bunu çok istiyoruz. Ama benim büyüklerimden öğrendiğim bir söz vardı, arkadaşlarımıza, 'Giderim' diye hep korkuttuğum zaman derlerdi ki, 'Öyle sık olmaz. Günde gelen soğan gibi yılda gelen kağan gibi.' Dolayısıyla ben de, silahlı kuvvetlerin, metinde de söylediğim gibi sık sık böyle kamuoyunun gündemine gelmesini şu veya bu vesileyle veya getirilmesini arzu etmiyorum. Ama kritik her dönemde silahlı kuvvetler rolünü her zaman oynamıştır." Özkök "kodu mu oturtan" açıklamalar yapmadığı için de eleştirildi. Yanıtı güzeldi: "İlle de pata küte mi yapmak lazım. Türkiye birinci sınıf bir devlettir. Bütün kurumlar rollerini birinci sınıf oynasın. Biz masaya aklımızı, beynimizi koyarız. Yumruk değil beynimizle vuruyoruz. Benim, ulusuma ve devletime zarar vermemek için, sorumlu, ılımlı, yapıcı, birleştirici ve dikkatli yaklaşımım, maalesef belirli kişiler ve çevrelerce bilerek ya da bilmeyerek yanlış yorumlanmakta, üstelik bu kişiler bu yaklaşımımdan mutsuzluk da duymaktadır. Ben sesin gürlüğüne değil aklın önderliğine itaat etmek isteyen askeri bir nesle komuta ediyorum. Üzülerek ifade ediyorum ki, bu kişilerden bazıları benim bu yaklaşım biçimimin güya bana vaat edilmiş bir ikbalden kaynaklandığını ileri sürerek, bir dedikoduyu kulaktan kulağa yaymaktadır." Kıbrıs'ta Annan Planı'nın oylanması öncesi yine farklı bir açıklaması vardı Özkök'ün: "Kıbrıs'ta 24 Nisan'da Annan Planı konusunda yapılacak referandum için 'Evet' ya da 'Hayır' demek benim için uygun olmaz. Gönlümüzle aklımızın hiç bu kadar çelişkiye düştüğü olmamıştı. Sizlere tavsiyem, hiçbir zaman herhangi bir konuda ileri sürülen bir fikre karşı önyargıyla hareket etmeyiniz. Çok aykırı fikirlerle karşılaşabilirsiniz, hele bu fikirlere 'vatan haini bir düşünce' gibi çok iddialı bir önyargıyla yaklaşırsanız, fikirlerden istifade marjını daha başlangıçta sıfırlamış olursunuz. Asimetri yaratacak fikirlerden ürkmeyiniz. Bazen onlara bakar yanlış, bazen de çok doğru olduğumuzu anlayabiliriz. Uygarlık karşı fikirlerin çarpışmasıyla gelişmiştir. Hakikat kıvılcımı fikirlerin çatışmasından doğar. Yenilikler hep karşı fikirler sayesinde ortaya çıkmıştır. Öncelikle, insanların 'düşünce yapısı', değişimleri algılayacak şekilde hazırlanmalıdır. Daha sonra, zaten eylemler kendiliğinden ortaya çıkacaktır. Eylem merkezli karar süreçlerinin yerini düşünce merkezli yaklaşımlar almalıdır." "Son anda akla gelmiş parlak fikirlerden daima korkarım" diyen Özkök için CHP lideri Deniz Baykal, "Keşke onun gibi biri Cumhurbaşkanı olsa" demişti. Özkök son olarak Arınç'a "Hakkınızı helal edin" dedi. Norveç'te yaşasaydı müthiş bir Genelkurmay Başkanı olurdu. Türkiye'de ise farklı bir Genelkurmay Başkanı olarak hatırlanacak.
|