Made in Turkey (Türk malı)
Daha 10-12 yıl öncesine kadar 30'lu, 40'lı farklarla ezerek kazanan bir Amerikan basketbolu vardı. Yeni dünya ile aradaki büyük fark, Yugoslavlar ile, Ruslar ile, bölünmeleriyle doğan Litvanya ile, Hırvatlar ile, Arjantin ile kapanmaya başladı. Basketboldaki fiziksel gücün varlığı keşfedilmişti. "Atarak mı, tutarak mı? Atmadan zevki olur mu?" tartışmaları yaşanırken hâlâ bizde çok eksik olan pazarlama, eğlence faktörleri de sektöre girdi. Ama show business'ı istediğin kadar öğren, bütçeni ne kadar arttırırsan arttır kazanmayı da ihmal etmeyeceksin. Her akşam kazanamazsan bile kazanmak için oynayacaksın. Fasulyeden değil, kalpten, gerçekten inanarak. Onun için güçlü, diri olacaksın, dinç kalacaksın. Rakibin seni domine etmesine izin vermeyeceksin. Topa her yerde baskı yapacaksın. Hataya zorlayacaksın. Yardımların hepsine gideceksin. Göğüs göğüse mücadele ederken zihinsel ve ruhsal olarak da kaybetmeyeceksin. Bireyin kadar düşüncen de güçlü olacak. Bu düzende 12 oyuncu da aynı yaklaşımı kabullenecek ve paylaşarak uygulayacak. Biz iki gündür bu devrimi gerçekleştiriyoruz. Önceki gün Gustas'ın son saniye üçlüğü girse, dün o büyük mücadeleye rağmen sonunda başaramasak, ne olacaktı? İnanın ben kendi adıma bir basketbol coach'u olarak yine de mutlu olacaktım. Şimdi bu iki muhteşem galibiyet ile bütün ülke mutlu. Bu başlangıçla Yunanlılar'ın Avrupa Şampiyonluğu kazandığı, Fransızlar'ın final oynadığı, basketbolun başarı tablosundan hiç de uzak olmadığımızı gösterdik. Ve de adını koyduk: "Made in Turkey!" Çağın basketbolunu 2006 Japonya'da üretmeye başladık. Dün bu üretimi sağlarken öne çıkanlar yok muydu: Soğukkanlılıkla skora katkı yapan Ersan, pota altını sayıları, Kerem'e asistleriyle canlandıran Ermal, kendini her an hazır tutup şutunu müthiş verimli kulanan ve maçın koptuğu dakikalarda büyük katkısı olan kaptan İbo ile maçın tümüne mücadeleyi, yardımı, pası, inancı, bütün pozitif faktörleri koyan Kerem Gönlüm. En büyük alkışı da süreyi, ribaundu ve skoru paylaşan, bitmek tükenmek bilmeyen takım ruhumuz almalı. Basketbolda 15 önde de olabilirsin, 15 geride de. Yeter ki, o farkı kapatmak için bilumum baskıları uygulayacak, 1-3-1 zone defansa geçip, 2-3'e dönecek, kazanmak için o gücün takımında olduğuna inanacak davranışı göster. Ve en önemlisi bunu paylaşarak yap. (Dün 14 ve üzeri dakika alan tam 9 oyuncumuz vardı.)
İKİ GÜNÜN ARDINDAN * ÖZLENEN takım ruhu... İbo'nun hiç bitmeyen özgüveni... Bu Kerem Gönlüm NBA'de niye oynamaz? Genç Ersan'ın büyüklere de adapte olması... Coşku dolu bankımız... * DAHA turnuvanın başındayız. Serkan'a çok ihtiyacımız olacak. Sadece faul yaptırtmaya çalışarak gerçek potansiyelini sahaya yansıtamıyor. Haydi Serkan! * SERBEST atış isabetimiz dışında buraya bir negatiflik yakıştığına inanmıyorum. Mücadele gücümüzü kaybetmeyerek bir eksi değer yaratmamak millilerimizin elinde.
|