SMS: AY yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder
Rizeli Çinliyle baş edemiyor
Karadeniz'de inşaatı süren sahil otoyolundan Rize'ye doğru gidiyoruz. Yol bitmemesine karşılık işimizi önemli ölçüde kolaylaştırıyor. Geçmişte Samsun-Hopa arasındaki 550 km'lik yol yaklaşık 6.5 saatte alınırken şimdi bu süre 5 saatin altına inmiş. Yol tamamlandığında, ki 2007 yılına yetiştirilmek isteniyor, 3.5 saate düşecek. Kıyıların gittiği doğru. Ama kıyı şeridinin ve bu bölgenin de yola ihtiyacı olduğu kesin. Üstelik devletin bu coğrafya için yapabileceği çok fazla bir şey de yok. Geçmiş hükümet zamanında otoyola karar verilmiş. Bu hükümet işbaşına geldiğinde biraz bocaladı. Ancak daha sonra bu yolun bölge için gerekli olduğuna inandı ve işe asıldı. Kısa sürede biterse bölgede iç turizmi çok canlandırıcı, ticareti hızlandırıcı ve maliyetleri düşürücü etki yapacak bu yol. Fındık ve çaydan sonra turizmi bölgenin üçüncü geçim kaynağı yapacak.
Rekabetgücümüzyok Şimdilik fındık yanında bölgenin ikinci ana geçim kaynağı çay. 210 bin civarında çay üreticisi var. Bunun yüzde 70'i Rize'de. Biz de çay diyarı Rize'ye gittik. Fındık nasıl bir ihraç ürünü ise çay bunun tam tersi. Tam bir iç pazar ürünü ve yok denecek kadar bir ihracat yapılıyor. Dış satım yapılamamasının yanıtı maliyetlerin yüksekliğinde yatıyor. Aşağıdaki tablo bunu net bir şekilde açıklıyor. DünyanınenbüyüküreticileriÇin,Hindistan,SriLanka,KenyaoluncaTürkiye'ninmaliyetyönüylebuülkelerleyarışmasımümkünolamıyor. Çünkü Türkiye'de kişi başına gelir de, işçilik maliyeti de çok yüksek. Kilosu 10-15 cent'e Türkiye'de çayı toplatmak imkansız. Yani tekstil ve konfeksiyonda başımıza gelenin aynısı çayda yıllardan beri yaşanıyor. Bu nedenle yüzde145gümrükduvarlarıylakorunuyorçay. Yaş çayın kilosunu çiftçiden 40-50 centten alıyoruz. Bu yüksek fiyat da maliyeti artırıyor.
Kaçakçaysorunu Dışarıya satamadığımız gibi yüksek gümrük vergilerinden dolayı yurt içine ciddi miktarda kaçak çay da giriyor. Özellikle de işlenmesi yönüyle Türk çayına çok benzeyen ucuz İran çayı Kuzey Irak üzerinden Doğu ve Güneydoğu Bölgeleri'nde yoğun olarak tüketiliyor. Hem bu bölge insanının bu çaya alışmasından hem de kaçağın organize edilmesinden dolayı. Bu yolla kamumun 100 milyon dolarla ifade edilen bir vergi ve yaklaşık 5 bin istihdam kaybı oluştuğu ÇAYSİAD tarafından hesaplanmış. Ama kaçak çay yılların sorunu. Aynı şekilde içerideki vatandaşın dünya fiyatlarının üzerinde çay tüketmesi yılların işi.
Çıkışnoktasıekolojidemi? Çaykur 2003'te borçlarının sıfırlanması ve kendisine bırakılan çay stoklarını nakte çevirmesi nedeniyle finansman sorunu yaşamıyor. Üreticiye peşin ödeme yapıyor. Ama Çaykur çayın yüzde 51'ini satın alıyor. Yüzde 49'unu satın alan özel sektör çay fabrikaları ödemelerinin ancak yüzde 70'ini yapabilmiş, gerisi bekliyor. Rize Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı ÖmerOfluoğlu çaydaki sorunun dünyadaki fiyatlarla rekabet edememek olduğunu kabul ediyor ve şöyle diyor: "Onlar çaydan 10 ay boyunca çay topluyor, iklim buna müsait. Türkiye'de ancak 5 ay çay toplanıyor. Buna karşılık dünyada organik çay üreten ve üretebilecek tek ülke biziz. Çünkü ilaç kullanmak durumunda kalmıyoruz. Bakteri üremiyor. Bu da iklimin bize sunduğu bir avantaj. Ekolojik çay son yıllarda dünyada itibar görmeye başladı. Bizim de yavaş yavaş aklımız başımıza geliyor. Kaliteye ve organik çaya dönmek çayda çıkış yolumuz olabilir. Çünkü rakibimiz yok dünyada ve hiçbir ülke de üretemez." İnşallah öyle olur da, çaydaki tıkanıklık giderilir.
Sonuç "Aslayarışıterketme... Nekendin,nebaşkalarınadınateslimbayrağıçekme...Mucizelerhergüngerçekleşir" Terry Murphy