|
|
Önümüzdeki dönemde kilit rol özelleştirmenin
Dünyada bol ve ucuz para dönemi bitti. Türkiye'nin ise cari açığı yüksek. Üstelik 2007'de seçim de var. Bu kritik dönemi özelleştirmeler ve şirket satışlarından gelecek para finanse edebilir.
Bu yılın ilkbaharında finansal piyasalarda yaşadığımız şok dalgası ile ekonomide kritik bir döneme girdik. Kur artışı ihracatçıların sorununu önemli ölçüde çözdü. Ama bu kur artışı aynı ölçüde ithalatın durdurulmasına veya azaltılmasına yol açmayabilir. Çünkü ihracat ve sanayi üretimi artık ithalata bağımlı bir yapıya dönüşmüş. Dolayısıyla kur cari açık sorununu kısmen hafifletse bile, net bir çare olmazken enflasyonla mücadeleyi bir hayli zorlaştırdı. Geçmiş dört yılda enflasyondaki asıl düşüşün kur düşüşünden ileri geldiği Merkez Bankası'nın raporlarındaki son itiraflarıyla da netleşti. Yeni dönemde enflasyonu kontrol altına almak için Merkez Bankası faizleri yükseltiyor. Faiz artışının ekonomiyi ne ölçüde durduracağını göreceğiz. Durdurduğu ölçüde dolaylı bazı vergi gelirleri azalabilecek. Ama daha fazla etki, faiz artışından dolayı 2007'deki faiz ödemeleri ile gelecek. Yani faiz artışının bütçeye de bir yükü olacak. Galiba makro ekonomide bir tarafı bozmadan bir başka tarafı düzeltmek mümkün olamıyor.
En çok etki Türkiye'ye Mayıs ve hazirandaki şoku yaratan asıl etken ise Türkiye'nin başı çektiği gelişmekte olan ülkelerden portföy yatırımlarının çekilmesiydi. Bunun nedenlerinden biri gelişmiş ülkelerin faiz artışıydı. ABD'de faiz artışının sonuna ya gelindi yada çok yaklaşıldı. Bu nedenle son günlerde küresel piyasalar pozitif eğilimlerine geri döndüler. Ancak bu eğilimin kalıcılığı kuşkulu ve uzun sürmesi halinde ABD Merkez Bankası faiz artırımına son vermeyebilir. Kaldı ki, faizi artıran sadece ABD değil, AB ve Japonya'da faiz artırımlarına gidiyor. Kısaca dünyada likidite azaltılırken paranın değeri artırılıyor. Bundan en çok etkilenenlerin başında ise gelişmekte olan piyasalar içinde yüksek cari açığından dolayı Türkiye geliyor. Petrol fiyatlarının yükse lmesinden de Türkiye en olumsuz etkilenen ülkelerin başında gelebilir. Hem cari açığından ve enflasyonun seyrinden hem de petrol ihtiyacının büyük bölümünü ithal etmesinden dolayı.
Seçimin finansmanı İçinde bulunduğmuz dönemi kritikleştiren gelişme sadece dünyadaki faiz ve petrol fiyatı artışları, Türkiye'deki faiz ve enflasyon artışı yada cari açığının finansmanı değil. AB ile müzakerelerde Kıbrıs kaynaklı ortaya çıkabilecek zorluklar Türkiye'ye yönelik sermaye akışını yavaşlatabilir. Ama asıl yerli ve yabancı yatırımcıları, karar alıcıları, sermaye sahiplerini düşündüren ise 2007'deki çifte seçimin giderek yaklaşıyor olması. Normal olarak önce cumhurbaşkanlığı sonra da genel seçimler yapılacak. Her seçim döneminde olduğu gibi, bu seçimde de bazı ekstra harcamalar olacak. Belki bu harcamalar geçmiş seçimlerden daha da yüksek olabilir. Çünkü bu iktidarın elinde sadece merkezi yönetim yok, yerel yönetimlerin büyük bölümü de var. Dolayısıyla önümüzdeki dönemin bir sorunu da seçimin finansmanı.
Ekonominin belirleyiciliği Sorun sadece finansman değil, aynı zamanda seçmen davranışını en çok belirleyen faktörlerden biri de, ekonominin herhangi bir kazaya uğramadan seçime kadar götürülmesi. Çünkü ekonomide bir yol kazası hükümete iktidarı kaybettirebilir. * Ancak içinde bulunduğumuz ekonomik konjonktür de, önümüzdeki dönemin siyasi gelişmeleri ve AB ile ilgili gelişmeleri de, iktidarın lehinde olmaktan çok aleyhinde görünüyor. * Hükümet böyle zor bir tabloyu kendi lehine çevirmek için, IMF ile programı sürdürmek yanında, AB müzakerelerini devam ettirmek için, bazı adımları atmak zorunda kalabilir. Çünkü AB ile yola devam etmek doğrudan yatırımları çekmek açısından zorunlu. * İkinci ve daha önemli bir adım ise hükümetin cumhurbaşkanlığı seçiminde gerilimi ortadan kaldırmak ve ülkeden sermaye kaçışını önlemek için, uzlaşmacı bir tutama razı olması. Uzlaşmama halinde ise finansal piyasalardan başlayacak yeni şok dalgası ile ekonominin krize girme riski var. * Kaldı ki o aşamada, önümüzdeki dönemi asıl finanse etmesi beklenen doğrudan yabancı sermaye yatırımları da gelmeyebilir veya bekleme dönemine girebilir.
|