'Umudumuz Gambari'
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın üç günlük KKTC gezisi sonrası, Ada'daki sorunun çözümüne ilişkin yeni bir plan yürürlüğe girecek mi? Erdoğan'ın da gezisi sırasında vurguladığı gibi, Ankara'nın yeni bir açılımı "şu aşamada" söz konusu değil... Bulunduğu noktadan bir adım daha geri atmayı da düşünmüyor. Bununla birlikte, istediği gibi bir çözüme ulaşılacağına da inanıyor... Bu inancının merkezinde Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan'ın Siyasi İşlerden Sorumlu Yardımcısı İbrahim Gamrabi bulunuyor... Ankara, Gambari'nin Kıbrıs'taki iki kesim lideri arasında yeniden başlamasını sağladığı görüşmelerden olumlu bir sonuç çıkacağı umudunda. BM Genel Sekreter Yardımcısı'nın aralık ayına kadar çözüme dönük raporunu hazırlayacağını açıklaması da Ankara'yı rahatlatmış... Çünkü İbrahim Gambari'nin girişimi, Ankara'nın da istediği gibi sorunun AB yerine, Birleşmiş Milletler zemininde ele alınmasını sağlayacak. Nitekim, sorunu bugüne kadar AB zeminine çekmek isteyen Güney Kıbrıs lideri Papadapulos da "masaya oturduğumuz zaman kimin bir adım önde olduğu görülecek" sözüyle BM zemininde masaya oturmaya hazır olduğunu beyan etmiş bulunuyor. Ankara'nın bu çerçevede çabası, AB'yi Gambari'nin raporunun sonucunun beklenmesi yönünde ikna etmesi... Bu takdirde hükümet, Güney Kıbrıs'a limanların açılmasına dönük ek protokolün uygulanması baskılarından, sınırlı çerçevede kurtulacak... AB'nin Türkiye ile müzakerelerin bütününü askıya alınması yerine, Ulaştırma, Gümrük Birliği gibi bazı madde başlıklarıyla sınırlı kalınmasını sağlanmış olacak.
AB'deki uğraş Ankara, Kıbrıs sorunun BM zemininde çözülmesine dönük ABD'nin gösterdiği gayretten de memnun. Ayrıca, Kıbrıs'ta garantör ülkelerden biri durumundaki İngiltere'nin AB içinde gösterdiği çabadan da hoşnut... Ancak, İngiltere bu konudaki çabasında ne kadar başarılı elde edeceğinden emin değil. Nitekim bu durum, TBMM AB Uyum Komisyonu üyelerinden bazı milletvekilleri ile akademisyenlerin, hafta içinde Londra'ya yaptıkları ziyarette de kendilerine iletilmiş. Aktardıklarına göre, Başbakan Tony Blair'in AB konusundaki danışmanları ve Lordlar Kamerası üyeleri ile yaptıkları görüşmelerde hep şu sözle karşılaşmışlar: "Kıbrıs'ı da kapsayacak şekilde AB'nin yeni 10 üyesine limanlarınızı ve hava alanlarınızı açmak zorundasınız. Bunu ek protokole imza koyarak yerine getirmeyi taahhüt ettiniz..." Türkiye'nin altına imza koyduğu sözünü yerine getirmemesi halinde, AB ile müzakere sürecinin yıl sonunda askıya alınmasının kaçınılmaz olacağını da kayda geçirmişler.
Almanya'nın baskısı Türkiye'nin bu cendereden kurtulması için Londra olarak AB nezdinde yaptıkları çabalardan da söz etmişler. Lodra'da, öncelikle şu tespit yapılmış: "AB üyesi Kıbrıs başta olmak üzere, Almanya, Avusturya ve Yunanistan eğer limanlarınızı açmaz iseniz Türkiye ile müzakerelerin bütünüyle askıya alınmasını istiyor. Bu yönde yoğun kulis yapıyor." Ardından kendi düşüncelerini aktarmışlar: "Biz Türkiye ile müzakerelerin bütünüyle askıya alınmasına taraf değiliz. Uğraşımız, malların serbest dolaşımı, gümrük birliği ve ulaştırma gibi bazı başlıklarda görüşmelerin askıya alınmasıyla sonuçlanacak ara çözüm yaratmak. Bunu gerçekleştirirsek, sizin için başarı olur..." Dikkatlerin Ortadoğu'ya yoğunlaştığı bu dönemde, Kıbrıs sorunun çözümü ve Türkiye'nin AB ile müzakereleriyle ilgili ufukta görünen böyle... Özetle, sonbahar da sıcak gelişmelere gebe...
|