Finansal dalgalarda yerlilerin kazandığı küresel rekabet
Krizden çıkış ve küresel sermaye hareketlerinin hızlanmasıyla başlayan ters dolarizasyon eğilimi son büyük dalgalanmada da sürdü. Kurun artışını fırsat bilen yerli gerçek ve tüzel kişiler döviz sattı. Bitişikteki tabloda yer alan verilerden görülebileceği gibi, yerliler yükselen kurlar karşısında satıcı olurken, düşüşlerde alıcı olmuşlar. 3 Mart'ta ılımlı şekilde başlayan ama sonrasında sertleşen finansal dalga 26 Haziran'daki Merkez Bankası'nın üç koldan müdahalesiyle durulmaya başlamıştı. Bu iki tarih arasında gerçek kişilerin döviz hesabında 1.908, tüzel kişilerin hesabında 1.982 olmak üzere toplamda 3.890 milyon dolar azaldı.
Dövizle dans Bu azalma öyle düzenli bir gerileme değil. Gerçek kişilerin hesabına bakınca yerlilerin dövizle dansı açıkça görülebiliyor. Dalganın ilk altı haftasında yerlilerin hesapları 730 milyon dolar azalmış. Nisan ortası geldiğinde ortam düzelir gibi olmuş. Yerliler bu kez sattıkları dövizi fazlasıyla yerine koymuşlar. Enflasyon ve ardından ABD faiz artışı ile tetiklenen sert dalgaya yerliler 42.9 milyar dolarlık döviz hesabıyla girmişler. Bu dalgada dolar kuru 1.7750'ye çıkıp 3 Mart'a göre yüzde 36.2 artarken, gerçek kişiler 2.630 milyon dolar satmışlar. 7 Temmuz'da ise gerçek kişilerin hesabı yine 41.553 milyon dolara yükselmiş.
Şimdilik kârlı çıktılar Yerliler önce kur yükselirken satmış, düşerken almış, yeniden yükselirken tekrar satmış, düştüğünde yine almış. Kısa sürede bu refleksi gösterebilmişler. Kurun son haftalarda 1.53-1.60 arasında dalgalandığı dikkate alınırsa şimdilik kârlı çıktıkları söylenebilir. Aynı tarihlerde tüzel kişilerin döviz hesapları ise daha fazla hareketli. Çünkü, Telsim'in satışından tahsil edilen paranın girişiyle tüzel kişilerin döviz hasapları sıçrama göstermiş. Ancak, TMSF vergi borcunu ödemek amacıyla bunu piyasada satmış.
Tecrubenin etkisi Tasarruf sahiplerinin davranışı, karar almaları, paralarını yönetmeleri ve sonuçta finansal piyasaların performansı açısından olaya bakıldığında, küresel rekabeti yakaladıkları söylenebilir. Bunda geçmiş dönemin yüksek ve oynak enflasyonu ile makro göstergeleri, aynı oynaklıktaki siyasi yapısı, sermaye hareketlerinin 15 yılı geçen serbestleşmesi sonucu kazanılan deneyimin önemli bir rolü olduğu da düşünülebilir Küresel rekabet karşısında sermaye veya para yönetiminde başarı elde etmek, finansal kaynakları kıt bir ülke için önemli bir gelişme olsa gerek.
Sonuç "Canım kurban olsun hiç anlamayana, canın kurban olsun iyi anlayana; çamur canına olsun yarı anlayıp, yarı anlamayana" Türk Atasözü
|