|
|
|
|
|
|
|
Terörün Türkiye'de mazbatalı destekçileri var
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal son gelişmeleri değerlendirdiği basın toplantısında "terör konusunda hükümet net olmalıdır" diye çıkışta bulunarak, terörün Türkiye'de mazbatalı destekçileri var dedi. Baykal "hükümetin terör ile mücadele de zayıf kaldığını" da vurguladı.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''terörle mücadelenin net, tutarlı, etkin bir mekanizma içinde yürütülmesi gerektiğini, çift mekanizmayla çalışıldığı zaman çok ciddisorunlar çıkacağını'' söyledi. Baykal, ''Şimdi Türkiye'de bu çıkmaya başlamıştır. Resmi mekanizma bir mesaj vermiştir, özel mekanizma ortalığı teskin etmiş, yatıştırmıştır. 'Merak etmeyin, iç politikanın gereği bunlar söylenecek, kulak asmayın' yaklaşımıyla politika götürüpsonuç almak mümkün değildir. Biz hükümetten Türkiye'yi avutmasını değil, terörle mücadeleyi sonuca ulaştırması bekliyoruz'' dedi.
CHP
Parti Meclisi, Genel Başkan Deniz Baykal başkanlığında toplandı. Baykal, toplantı öncesinde yaptığı açıklamada, son günlerde terör olaylarında yaşanan tırmanışa dikkati çekti.
Terör konusunun kamuoyunu derinden etkileyen olaylar meydana gelmesi üzerine siyasal gündemde değerlendirmeye alındığını, bunun yanlış bir yaklaşım olduğunu kaydeden Baykal, bu konunun acı olaylar meydana geldiğinde heyecanla değil soğukkanlılıkla değerlendirilmesi ve kararlı ve tutarlı bir politika oluşturulması gerektiğini vurguladı.
Baykal, bu amaçla geçen yıl TBMM tatildeyken diğer muhalefet partilerinin de desteğiyle olağanüstü toplantı çağrısı yaptıklarını, ancak iktidarın yaklaşımı sonucu bu konunun ele alınamadığını belirtti.
Terör olaylarının tırmanması üzerine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''Bugüne kadar demokrasiyle bu işi götürmeye çalışıyorduk ama artık sabrımız taşıyor'' açıklamasını yaptığını, bunun üzüntü verici bir yaklaşım olduğunu söyleyen Baykal, ''Sen gerekeni yapmıyordun, elbette sabrın taşar. Bu değerlendirme bir özeleştiridir.Terör karşısında izlenen politikanın yanlış olduğunu Başbakan'ın ifadeetmesi demektir'' dedi.
Baykal, terörle mücadelenin demokrasiyle çelişmediğini, demokratikbir anlayışla terörle mücadele edilebileceğini söyledi.
Ortadoğu'da çok ciddi gelişmeler yaşandığını, Türkiye'nin bir süreden beri ulusal çıkarlarını bir kenara iterek müttefiklerine, Ortadoğu'daki bazı oluşumlara, Irak hükümetine onlar açısından olağanüstü önem taşıyan destekler verdiğini savunan Baykal, ''Terörle mücadele iradesi olan bir hükümetin bu kadar büyük fedakarlık yaptığımız bir ortamda Türkiye için terör mücadelesi bakımından önemlibirtakım konularda somut ilerlemeler sağlaması gerekirdi. Biz bu kadarfedakarlık yapacağız, Bağdat'ta PKK bürosu açılmasını, Öcalan Enstitüsü açılması engelleyemeyeceğiz. Bu bir politik iflas, siyasi bir çürümedir. Türkiye'nin bölgedeki etkinliğini tümüyle kaybetmesi demektir'' diye konuştu.
Baykal, Rusya'da PKK'nın terör örgütü olarak kabul edilmemiş olmasını da Türkiye'nin sessizce kabul edemeyeceğini söyledi ve bu konuda da ciddi bir zafiyet içinde bulunulduğunu ileri sürdü.
Terörle mücadele açısından önem taşıyan Terörle Mücadele Yasası'nın da talepleri tam karşılamadığını ve gecikmiş bir şekilde gündeme geldiğini ifade eden Baykal, bunun yanı sıra güvenlikle ilgilikurumların birbirleriyle çelişmesi ve yer yer çatışma içinde olmasınınterörle mücadele açısında zafiyet yarattığını ileri sürdü.
'TERÖRÜN MAZBATALI DESTEKÇİLERİ VAR'
Türkiye'nin içerde terörle mücadele konusunda gerekenleri tam yapma aşamasına hala gelemediğini savunan Baykal, ''Türkiye'de terörünmazbatalı destekçileri hala faaliyetlerini sürdürmeye devam ediyor. Terörü destekleyen mazbatalı kadroların yer aldığı bir ortamda terör mücadelesinin beklenen sonucu bulması çok güç olacaktır'' dedi.
CHP Genel Başkanı Baykal, ''terör olayları kamuoyunu derinden etkileyince hükümetin en ileri sözleri söyleyerek, sınır ötesi müdahale ima ederek, sonra ters bir çizgiye girmesinin Türkiye'nin terörle mücadelesinin caydırıcılığına, etkinliğine çok büyük bir zafiyet getirdiğini'' savundu.
Baykal, şöyle devam etti: ''Böyle konularda iktidarlar konuşmamalıdır, konuştukları zaman dagereği yapılmalıdır. Başbakan, 'Bakanlar Kurulu'na dikkat, önemli kararlar alınabilir' dedi, sonra Bakanlar Kurulu toplandı, hiçbir somut gelişme ortaya çıkmadı. ABD Büyükelçisiyle ilgili olarak 'Bu işleri büyükelçiye sorarak yapmayız' diyen Başbakan, iki gün sonra 'Elbette Irak ve ABD'yle işbirliği içinde gerekeni yapacağız' noktasına geldi.
Hükümetin bu konularda tamamen toplum taleplerine bağlı olarak söylem geliştirdiğini görüyoruz. Alacağı tedbirleri düşünerek değil insanların içini boşaltmaya ve rahatlatmaya yönelik bir söylemle konuştuğunu görüyoruz. Böyle konuşursanız, yanlış alarm verirseniz, yanlış düğmeye basarsanız bir sürü sonra sizi kimse ciddiye almaz, terör örgütleri de ciddiye almaz. Türkiye'nin son birkaç günde içine girdiği dönüşüm terörle mücadelemize en ağır tahribatı kalıcı olarak verecek bir durum yaratmıştır.''
'PARALEL KANALLAR'
Terör gibi yaşamsal önem taşıyan bir konuda devletin resmi kurumlarının ortak politikaları doğrultusunda bir davranış sergilenmesi gerektiğine işaret eden Baykal, son günlerde devletin meşru kanallarının yanında bir ayrı kanalın daha açıldığını, ''paralel politikaların, paralel kanalların çalıştırıldığını'' savundu. Dışişleri Bakanlığında ABD ve Irak büyükelçileriyle yapılan görüşmeden hemen sonra yeni bir kanalın devreye girdiğini belirten Baykal, şöyle devam etti:
''O yeni kanal ne konuşmuştur, ne söylemiştir bunu bilmiyoruz. Bunu Genelkurmay Başkanı, Kara Kuvvetleri Komutanı, Dışişleri Müsteşarı bilmiyor. Belki Dışişleri Bakanı da bilmiyor. Böyle bir şey olabilir mi? Terörle mücadele net, tutarlı, etkin bir mekanizma içindeyürütülmelidir. Çift mekanizmayla çalıştığınız zaman, bir mekanizmanınhedefiyle ikinci mekanizmanın hedefi üst üste oturmadığı zaman çok ciddi sıkıntılar ortaya çıkar.
Şimdi Türkiye'de bu çıkmaya başlamıştır. Resmi mekanizma bir mesajvermiştir, özel mekanizma ortalığı teskin etmiş, yatıştırmıştır. 'Merak etmeyin, iç politikanın gereği bunlar söylenecek, kulak asmayın' yaklaşımıyla politika götürüp sonuç almak mümkün değildir.
Biz hükümetten Türkiye'yi avutmasını değil, terörle mücadeleyi sonuca ulaştırması bekliyoruz. Başbakan'ın 'ilgili kuruluşlara yetki verdik' diye sorumluluğu ilgili kuruluşlara yıkamayacağını, Başbakan'ın söyleminin iç tüketime yönelik bir söylem olarak kaldığını, yetkili dış çevrelere güvencenin paralel kanallardan verildiğini üzüntüyle görüyoruz. Hükümet ciddi bir karar alma noktasına geldiyse, yapması gereken şey, bağırıp çağırmak, filan toplantıya dikkat, hamiledir, gebedir diye davul zurna çalmak değil gereğini kararlıkla uygulamak olmalıdır.''
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|