|
|
|
|
|
|
|
"Başbakan El Kadı'ya angaje oldu"
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Başbakan siyasi bakımdan Yasin El Kadı'ya angaje olmuştur. Yasin El Kadı ile bir bütünleşme içine girme durumunda kalmıştır'' dedi.
Bakırköy Belediyesi Görüntüleme Merkezi ve Halk Sağlığı Laboratuvarının açılış törenine katılan Baykal, törenin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Baykal, bir gazetecinin ''Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Yasin El Kadı ile ilgili açıklamalarını nasıl değerlendirdiğini'' sorması üzerine, Birleşmiş Milletlerin (BM) terör örgütlerine yardımcı olduğu
için kara listeye aldığı kişilerin isimlerini ilgili ülkelere bildirdiğini hatırlattı.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin de listede yer alan kişilerin mal varlıklarını dondurduğunu, Mali Suçları Araştırma Kurulunun (MASAK) da bu konuda bir rapor hazırladığını ve Yasin El Kadı'nın hesabına Türkiye'den bazı kişilerin para gönderdiğini tespit ettiğini ifade eden Baykal, şunları söyledi:
''Bu çok önemli bir tablo. Teröre karşı mali mücadele uluslararası dayanışma gerektiriyor. Ne yazık ki daha önce hükümet karar aldığı halde Başbakan maalesef 'Ben bu şahsı tanıyorum, ben ona kefilim. Bu hayırsever bir insandır. Burada araştırılacak bir şey yoktur' anlayışı içine girdi. Araştırmayı yapan müfettişler işten uzaklaştırıldı ve uluslararası mücadelenin Türkiye halkasında bir kopukluk ortaya çıktı. Sayın Başbakan iki gün önce çok tuhaf ve çarpıcı açıklamalar yaptı. Kendi şahsi kanaatini, kendi kefaletini ortaya koydu. Bu başbakanlara sorulacak bir konu değil. Bu uluslararası anlayışla götürülecek bir mücadele.
Tabii Başbakanın bu anlayışının ardında ne yatıyor, nasıl bir telaş var bunu bilemem. Yasin El Kadı ile bir yakın ilişki hangi derecede söz konusudur? Bu önümüzdeki günlerde belki açıklanacaktır. Bir savunma telaşı, dünyaya meydan okuyarak bir sahiplenme ihtiyacı ortaya çıkıyor. Bu çok yadırgatıcı. Sayın Başbakanın elinde bu kişinin terör finansörü olmadığına ilişkin sağlam bilgi varsa yapması gereken şey bunu BM'ye intikal ettirmektir. BM'ye 'Yanlış yapıyorsunuz, bu kişinin böyle bir şeyi yok' demek gerekir. Başbakan Bakanlar Kurulunu toplayıp daha önceki kararı değiştirmelidir.''
''ULUSLARARASI SKANDAL''
Deniz Baykal, Yasin El Kadı'nın avukatlarının Bakanlar Kurulu kararının iptali için Danıştayda dava açtıklarını da hatırlatarak, şunları kaydetti: ''Danıştay önümüzdeki günlerde Bakanlar Kurulu kararını iptal ederse mesele yok. O zaman Başbakanın söylediği haklı çıkar. Bakanlar Kurulu kararı da siyasi bir kararla değil, hukuki bir kararla iptal edilmiş olur. Ama tersi çıkar, Danıştay 'Bakanlar Kurulunun kararı doğrudur' derse, bu Başbakan'a verilmiş çok etkili bir hukuk cevabı olacaktır.
Başbakan, siyasi bakımdan Yasin El Kadı'ya angaje olmuştur. Yasin El Kadı ile bir bütünleşme içine girme durumunda kalmıştır. Yasin El Kadı olayı, uluslararası skandal boyutunda bir olay.Başbakan bir yandan 'Cüneyt Zapsu üzerinden bizi vurmaya çalışıyorlar, Zapsu Kadı ile ticari ilişkisine son verdi' diyor, öte taraftan bu ilişkiyi sahipleniyor, savunuyor. Yasin El Kadı ile bir siyasi ilişki içinde bulunmanın bir siyasi faturası varsa öyle bakmak lazım, yoksa farklı bakmak lazım. Hem 'Yasin El Kadı benim de arkadaşım' diyor hem de 'Zapsu ilişkisini kesti bu istismar ediliyor' diyor.''
Baykal, Başbakan Erdoğan ve çalışma arkadaşlarının kamuoyunda netlik kazanmamış ''garip'' ilişkileri bulunduğunu ileri sürerek, şunları belirtti:
''Önce Hikmetyar, şimdi de Yasin El Kadı... Başbakan Yasin El Kadı'ya kefil oluyor ve 'hayırsever bir işadamıdır' diyor. Tabii insanın aklına şu geliyor; onun hayırseverliğinden acaba teröristler de yararlandı mı? Hayırsever bir işadamı olarak gerekli katkıyı desteği Taliban'a da verdi mi? 'Hayırsever işadamı' demek onun terörist kuruluşlara yardımcı olamayacağı anlamına gelmez. Ama anlaşılıyor ki sadece terör kuruluşlarına değil, başka bazı kuruluşlara da hayırseverliğini göstermiş olabilir. Sayın Başbakan galiba Yasin El Kadı'nın hayırseverliğini çok yakından bilme durumundadır. Bu konuda hepimizin aydınlanmaya ihtiyacı vardır. Bunun ortaya çıkarılması gerekir. Başbakan ortada hukuki bir yanlış varsa gereğini yerine getirmelidir. Hukuki bir yanlışlık yok, ahlaki bir zafiyet varsa, o ahlaki zafiyeti kamuoyuyla paylaşmalıdır. Başbakan ne biliyorsa gereğini yapmalıdır.''
DANIŞTAY SALDIRISI İDDİANAMESİ
Danıştay saldırısı ile ilgili olarak savcılığın iddiasını hazırladığını da belirten Baykal, iddianamede ''Danıştaya saldırıyı gerçekleştirenler dini fanatiklerdir, kendi başlarına harekete geçmişlerdir'' denildiğini ifade ederek, şunları söyledi:
''Olayın hemen ardından Başbakan ve hükümet çevreleri değerlendirmelerinde, saldırının dinci saldırı olmadığı, saldırının hükümete karşı bir komplo olduğu, komplonun içinde Silahlı Kuvvetler ve Deniz Baykal'ın bulunduğunu söylediler. Açıkça Sayın Başbakan bunu böyle telaffuz etti. Ne oldu? Geldiğimiz yerde savcı iddianameyi ortaya koydu.
Sayın Başbakan ve hükümet yetkilileri bu olayın gerçek yüzünü maalesef zamanında teşhis edemediler. Bugün bu gerçeği kabullenmiş değillerdir. Yaratılan genel atmosfer içinde fanatikliği cesaretlendiren bir siyasi atmosfer yarattıkları için bir anlamda buna benzer olaylar yapılabiliyor. Buradan gerekli dersi çıkarmak ve bunları kınamak lazım. Tam tersine geçiştirilmek, kamufle edilmek istenmiştir. Bu kanaati ortaya koyanlar çok ciddi bir hukuk cevabını savcının açıklanan iddianamesiyle almışlardır.''
(AA)
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|