|
|
|
|
Futbol hayatsa...
Dünya Kupası münasebetiyle futbolla yatıp futbolla kalkar olduk. Sanat dünyası da bu konuya duyarsız kalmıyor, futbolla ilgili sergiler açılıyor, modacılar futbolcuları resmediyor
Geçtiğimiz Dünya Kupası'nda "Futbol Hayattır" başlıklı, kalabalık kadrolu bir güncel sanat sergisi yapmaya kalkışmış maalesef sponsorluk konusunda yaşanan son dakika gelişmeleri yüzünden gerçekleştirememiştim. Çünkü futbol hayatsa, sanat da hayat engeline takılabiliyordu.. Ama yine de bu ikilinin karşılaşması hayalimden hiç vazgeçmedim. Nitekim Avusturya'nın zengin şehirlerinden Linz'deki çağdaş sanat merkezi OK Centrum, bu karşılaşmayı bu kupada gerçekleştirdi. Merkezin yöneticisi Martin Sturm ve Thomas Edlinger'in küratörlüğünü yaptığı serginin konusu futbol taraftarlığı. Sergi, video yerleştirmeler aracılığıyla taraftar olma psikolojisini tüm toplumsal yönüyle ele almaya çalışıyor. Sergiye katılan sanatçıların çoğu belli bir futbol takımının taraftarı ama öyle olmayanlar da var! Örneğin serginin kadın sanatçıları Barbara Musil ve Gunda Weisner'in bir anti-futbol fan kulübü kurmuşlar. Taraftarı olmadıkları FC Blau-Weiss Linz'ın maçlarına giderek tribünde bu anti-futbol fan kulüplerinin bayraklarını açmışlar. Sergiye bu komik görüntülerle katılıyorlar. Serginin küratörlerinden OK Centrum'un yöneticisi Martin Sturm sergisiyle ilgili bakın neler diyor: "Dünya Kupası milyonların tutkusunu yansıtan bir parametreler yığını... Sanatçıların da nabzı burada atmıyor mu? Sanat merkezlerinin de neden atmasın? Futbol, farklı, birbiriyle çelişen sosyal grupları birleştiren bir spor. Başka hiçbir spora benzemiyor. Serginin adı meşhur Liverpool taraftarlarının şarkısından geliyor. Bugün taraftar kim? Gerçekten kime taraftar diyoruz? Proleter fanatiklere mi, VIP lounge'lara dünyanın parasını ödeyerek kırmızı şarap içerek maç seyredenlere mi? Milyon dolarlık bütçeli bu büyük oyunun taraftarına yine çoğu taraftar olan sanatçılar üzerinden bakmayı deniyoruz..."
MODA DÜNYASINI TETİKLEDİ Dünya kupası sırasında futbolla karşılaşan sadece sanat dünyası değil. Modacılar da futbola kupa zamanı daha çok ilgi duymaya başladılar. Spor ayakkabı tasarlayarak ya da şık formalar üreterek de değil. Daha sanatsal projelerle... Örneğin ünlü Alman modacı Karl Lagerfeld, ressamlığa soyundu. Kuru boyalarla Almanya Milli Takımı oyuncularının desenlerini yaptı. Lagerfeld'e göre "Futbolcular, yeni çağın sinema yıldızları. Onlar kadar merak ediliyor, konuşuluyor ve gözetleniyorlar. Artık dünya, Hollywood'un değil, futbol takımlarının yıldızlarını merak ediyor." Bir diğer moda tasarımcısı Japon Yohji Yamamoto'nun da futbolla ilgili ilginç, taze açıklamaları var. Yamamoto, bir savaş çocuğu olarak Amerikan etkisiyle çocukluğunda futboldan çok beyzbolla ilgilenmiş. Futbolun daha sonraki kuşakların, "Yeni çocukların merakı," olduğunu düşünüyor. Ve Yamamoto'ya göre operada, tiyatroda her türlü etkinlikte kibarlığı ve sessizliğiyle tanımlanan Japonları, bir tek gürültülü ve kaba görebileceğimiz yer, futbol maçları.. Moda tasarımcısı, futbolun, bir ulusun davranış biçimini kökten etkilemesine çok şaşırıyor. Ve tüm dünyanın spor ayakkabı giymesini de futbol tutkusuyla açıklıyor.
TÜRKİYE'DE FUTBOL TUTKUSU Türkiye'de de sanatçılar arasında futbol tutkusu hiç de azımsanacak gibi değil. En eski taraftar ressamlardan Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği üyesi 1930'lu yılların moderni Fenerbahçeli Ali Avni Çelebi'yi sayabiliriz. Tabii daha sonra Abidin Dino'yu unutmamak gerek. Günümüze doğru geldiğimizde Bedri Baykam, en taraftar ressamların başında geliyor. Öte yandan gündelik hayatın ironilerini ele alan güncel sanatçıların arasında futbol, çok popüler bir konu. Vahit Tuna, Borga Kantürk, Şener Özmen, Hafriyat grubundan Mustafa Pancar ve Antonio Cosentino'yu, futbolla ilgili işler üreten sanatçılar arasında sayabiliriz.
|
|
|
|
|
|
|
|
|