|
|
|
|
|
|
|
"Kıbrıs konusunda taviz yok"
Hükümet Sözcüsü ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek, ''Biz verdiğimiz sözler neyse onu biliyoruz, taahhütlerimiz neyse, yükümlülüklerimiz neyse onu biliyoruz. Ama AB ülkelerinin ve makamlarının da kendi taahhütlerini yerine getirmesi, verdiği sözlerde durması lazım'' dedi.
Cemil Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamadan sonra basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Çiçek, AB sürecinde son yaşanan gelişmelerle ilgili bir soruya şu yanıtı verdi:
''Avrupa Birliği süreci çok kolay bir süreç değil. Epey virajı var. Epey
iniş ve çıkışı var. Kimse baştan beri bu işin kolay olduğunu söylemedi. Rahmetli Özal'a ithaf edilen 'Uzun ince bir yoldayız gidiyoruz gündüz gece'. Rahmetli Aşık Veysel'in dizelerinden istifadeyle bu sürecin zor olduğunu ve uzun bir yol olduğu ifade edilmek istenmiştir. Biz de bunu yaşadığımız süreçte zaten gördük. Geçen 3,5 yıllık süreç içinde bir kısım kazanımlar elde ettik ama bunların ne kadar zor olduğunu da hep beraber yaşadık gördük. Önümüzdeki dönem içerisinde de zaman zaman bu tür değerlendirmeler olacaktır. Bazı sıkıntılar olacaktır.
Tabiatıyla burada tarafların yükümlülükleri var. Sadece müzakere yapan ülke olarak sadece bizim yükümlülüğümüz, bizim taahhüdümüz değil, aynı zamanda AB ülkelerinin de bu konuda taahhütleri var. Şimdi bir taraftan bazı adımların atılması istenirken buna karşılık herkes bulunduğu noktada olamaz. Sabit bir noktada duramaz. Konu Kıbrıs meselesiyle, daha baştan beri Türkiye'nin bu konuda tavrı bellidir.
Türkiye hiç de zikzak çizmemiştir. Hiç de verdiği sözden geri adım atmamıştır. Taahhütleri neyse bunları yerine getirmiştir. 24 Nisan referandumu öncesi Kıbrıs'ta Annan Planı ile ilgili olarak kimin ne söylediği ortadadır. Sonra kimin ne yaptığı ortadadır. Dolayısıyla AB'nin de bu konuda verdiği sözler var, yaptıkları açıklamaları ve beyanları var. Türkiye'nin söylediği, bu beyanların hatırlatılmasıdır,bu taahhütlerin hatırlatılmasıdır. Hani 'Hayır' diyenle ilgili müeyyideler ortaya konacaktı?
Hani hayır diyenle ilgili bir kısım yaptırımlar gündeme getirilecekti? Bunların hiçbiri yapılmadı. Sadece Annan Planı'nda AB'nin de tavsiyelerine uygun olarak karar veren KKTC tarafı ve Türkiye ile ilgili bir kısım talepler, beyanlar dikkate alınıyor veya bunlar gündeme getiriliyor. Buna karşılık AB'nin kendi beyanları, kendi taahhütleri yok farz ediliyor. Türkiye bunları hatırlatıyor. Hatırlatmaya da devam edecektir. Bunu bir ön şart haline getirmenin gereği yok. Herkes yükümlülüklerini yerine getirdiği takdirde zaten sorunun çözümünde önemli bir adım atılmış olacaktır. Bu değerlendirme sadece bize de ait değildir. Geçtiğimiz günlerde BM Genel Sekreteri'nin bir açıklaması var. Belli ölçüde bizim açıklamalarımızı teyit eden husustur.''
Cemil Çiçek, Avrupa Birliği'nin ''sınır ihtilaflarını çözmeyen problemli bir ülkeyi içine almak suretiyle bu probleme bir ölçüde kaynak teşkil ettiğine'' dikkati çekerek sözlerini şöyle sürdürdü:''Dolayısıyla biz verdiğimiz sözler neyse onu biliyoruz, taahhütlerimiz neyse, yükümlülüklerimiz neyse onu biliyoruz. Ama AB ülkelerinin ve makamlarının da kendi taahhütlerini yerine getirmesi, verdiği sözlerde durması lazım. İzolasyonlar kalkmamıştır. Halen KKTC'ye taahhüt edilen hususlar hemen hemen neredeyse yerine getirilmemiştir. Bunlar yok farz edilerek bütün taleplerin Türkiye'ye yöneltilmesi hakkaniyete uygun değildir. Çok hakça bir tutum da değildir. Sayın Başbakan ve Sayın Dışişleri Bakanı arkadaşımız bunları hatırlatmıştır. Bunları söylemiştir. Türkiye'nin tutumunda bir değişiklik yok. Ama önümüzdeki süreçte bu ve bunun gibi sıkıntıları zaman zaman yaşayacağız. Onu da biliyoruz. Onun da farkındayız.''
''VERİLEN SÖZLERİN ARKASINDA DURMAK...''
Çiçek, bir diğer gazetecinin, ''Sayın Başbakan'ın 'Müzakereler durursa durur' sözleri farklı bir şey değil mi? Daha ötesi değil mi?''sorusu üzerine şunları söyledi: ''Bunun ötesi falan değil. Aynı gerçeği söylüyoruz. Değişik anlatım tarzları içinde aynı şeyleri söylüyoruz. Sayın Başbakan Hükümet adına bu konuşmayı yapmıştır. Ben de bu konuşmanın doğru olduğunu, Hükümet'in görüşünü ifade ettiğini söylüyorum ama kendi üslubum içinde söylüyorum. Karşı tarafın yükümlülüklerini ben de kendi üslubum içinde hatırlatmaya çalışıyorum. Çünkü bu beraberlik olacaksa,bu işbirliği sürecekse tek taraflı olmaz. Herkesin kendi hükümlülüklerini yerine getirmesi lazım. Çünkü ortada bir haksızlık var. Hakkaniyete uygun olmayan bir durum var. Bir planı destekleyen, 'Evet' diyen taraf cezalandırıyor. 'Hayır' diyen taraf mükafatlandırılıyorsa o zaman bu AB değerleriyle çatışıyor. Çünkü biz AB değerlerini çağdaş değerler dünyası olarak kabul ediyoruz. Bunun içinde ahde vefa vardır. Atılan imzalara sadakat vardır. Verilen sözlerin arkasında durmak vardır. Bunu sadece bir taraftan beklemek budeğerlerle çelişen bir tutum ifade eder. Yani lafın doğrusunu söyleyip, işin yanlışını yapmak AB değerleriyle çok uyuşan bir durum olmadığı kanaatindeyim.''
TERÖRLE MÜCADELE KANUN TASARISI
Cemil Çiçek, başka bir soru üzerine, Terörle Mücadele Kanun Tasarısı'nın bu hafta Adalet Komisyonu'nda gündeme gelebileceğini söyledi. Çiçek, ''Alt komisyon çalışmasının bitirilmesi durumunda bu hafta içerisinde komisyondan geçer ve TBMM tatile girmeden de çıkarırız diye düşünüyoruz. Böyle bir çabamız var'' diye konuştu.Çiçek, ''TBMM ne zaman tatile girecek?'' sorusu üzerine de, ''İç Tüzük gereği bu ayın sonunda giriyor. Aksine karar alınmadıkça 1 Temmuz itibariyle. Ama bugün daha 19, 30'una kadar 11 gün var'' dedi.Çiçek, askeri mahkemeler, terörle mücadele, LPG ve memurların sicil affı ile ilgili yasaların öncelikli yasalar olduğunu da kaydederek, mümkün olduğu kadar muhalefetle işbirliği ve uzlaşı içerisinde bu yasaları çıkaracaklarını da söyledi.
(AA)
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|