| |
Eski dünyanın ağırlığı
Nüfusunuzun yaş ortalaması ne kadar gençliği gösterse de, "Eski dünyalı" ysanız toplumsal davranışlarınız kaçınılmaz olarak içinde bulunduğunuz dünyanın alışkanlıklarını yansıtacaktır. Bunların başında da, başarıya karşı duyulan öfke gelir. Yıllar önce New York'tan İstanbul'a uçarken, yanımdaki koltukta yaşlı bir adam oturuyordu. Saatler süren birlikteliğimizde, bana kendi öyküsünü anlattı. Romanya Yahudi'siymiş; Romanya yönetimi ülkedeki Yahudileri toplayıp Hitler'e teslim ederken, o zaman genç bir kimyager olan bu adam da, toplama kamplarından birinde bulmuş kendini. Kolundaki dövmeyle kazınmış mahkum numarasını da göstermişti bunları anlatırken... Sonra toplama kampından kaçıp, Sovyet Kızıl Ordu'suna katılmış ve makineli tüfekçi olmuş. - Berlin'e giren Kızıl Ordu'da ben de vardım. Ben de Reichtag'ın damına çıkıp, gamalı haçlı bayrağı indirenlerdendim. Böylece Hitler'den intikamımı almış oldum, demişti öyküsünü anlatırken. Savaştan sonra Filistin'e göç etmiş ve İsrail'in kuruluş dönemindeki savaşlara katılmış. Evlenmiş. Bir kimya imalathanesi kurmuş. İki çocuğu olmuş. İşleri iyi gitmiş, para kazanmış. Sonunda hayal ettiği lüks bir Amerikan otomobili almış. Sonra şöyle olmuş: - Yeni otomobilimle evime geldiğimde, komşularım evlerinin penceresinden beni izliyordu. Ertesi gün işletmeme vergi memurları doldu. Bir komşum, beni vergi kaçakçısı diye ihbar etmiş. O günden sonra huzurum kaçtı.
YENİ DÜNYA Adam sonunda işletmesini satıp Amerika'ya, Şikago'ya göç etmiş. Orada yolcu otobüslerinin motorları eskidiği için çok erken çürüğe çıkarıldıklarını görünce, bunların motorlarını yenilemeyi teklif etmiş. Bu teklifi kabul edilince, yılda 5-6 milyon dolarlık cirosu olan bir işe dönüştürmüş teklifini. - Amerika'da kurduğum bu işten iyi para kazanınca kendime bir Rolls Royce aldım. Yeni arabamla Şikago'nun banliyösündeki evime gelince, bütün komşular bizim eve doldu. Bazıları şampanyalarla geldi. Benim başarımı ve yeni arabamı, komşularla birlikte kutladık. Bu yaşlı Yahudi yaşadıklarını böylece anlattıktan sonra, deneyimlerini şu yargıyla noktalamıştı: - İsrail de, tüm Avrupa ve Ortadoğu gibi eski dünyanın bir parçasıdır. Bu coğrafyada başarı insanları öfkelendirir. Çoğunluk başarıyı ve başarılı olanı kutsayacak yerde, kendisinin neden başarılı olmadığına takılır. Eski dünyada başarı tehlikelidir. Siz sayın okurlarımın da bunlara benzer kim bilir kaç anınız ve gözleminiz vardır. Ama dikkat edin çevrenize. Toplumumuzda en fazla korkulan şeylerden biri "Nazar değmesi" değil mi? Veya neden bu ülkede siyasette başarılı olanlar hep "Bir bayramlık bir de idamlık giysim var" deyişini tekrarlar? "Ne taşkın ol asıl, ne şaşkın ol basıl" söylemi, orta kararlılığın erdemini vurgulamaz mı? Sürekli krizler sonunda "Yeni fakir" lerin "Eski zengin" lerden daha çok olduğu bir ekonomik ortamda, elbet devletçilik girişimcilikten daha çok rağbet görür. Engin tarihimize karşın, Türkiye bu şekilde sürekli "İstikbal vaat eden ülke" statüsünden çıkamaz. Dünün kavgalarını bugüne ve yarına taşımak yerine, Türkiye'nin gündemini gelişmiş dünyanın gerçek gündemi ile aynı kılmak çok mu imkansızdır? Ancak bilmeliyiz ki yüzlerce yıldır "Genç kuşaklar işbaşına gelip ülkeyi değiştirecek" diye bekleyen bu toplum, aslında bütün kuşakların kendilerinden öncekiler kadar yaşlı olduğunu artık görmelidir. "Artık yeni şeyler söylemek lazım" diyen Mevlana ise, sadece Sezen Aksu'nun şarkılarında bu çağrısının yankılandığını görmek durumundadır!
|