|
|
Okullara spor salonu
İstanbul'daki okulların bahçelerinde geçen hafta bir hareket başlatıldı. '120 okula 120 spor salonu' çalışması, daha önce uygulanan '100 gönüllü 100 tesis' projesinden esinlenerek yapılmış bir çalışmadır. Hangi okulların fiziken bu projeye uyduğu da, 3.5 yıl önce Milli Eğitim Müdürlüğü ile yaptığımız yazışmalarla tespit edilmişti. Spor Bakanı'nın bilgisi dahilinde takip ettiğimiz bu proje 3.5 yıl geç başlamasına rağmen olumlu bir adımdır. Hazırlığa, İTÜ'nün Taşkışla bahçesindeki spor salonu örnek alınarak başlandı. Yapılan çalışmanın hazırlık projesi Y.Mimar Levent Aksüt tarafından tamamlandı. Bu projenin, okullardaki öğrencilerin spora yönlendirilmesinde katkısı büyük olacaktır. Böylece salonsuzluktan dolayı sınıfta yapılan Beden Eğitimi dersleri komedisine de son verilecektir. Bu projeleri kim yaparsa yapsın, devlette devamlılık ilkesine uyulması ve emeği geçenlerin hatırlanması, sonraki hizmetlerin artmasına vesile olacaktır. Peki bu başarılı, kayda değer çalışmaların üzücü yanı yok mu? Tabii ki var. Örneğin 2002-2003 yıllarında start alan çalışmalarda ilk adımı atan spor teşkilatı projenin gerçekleşme aşamasında zayıf bırakılmıştır. Bu hadise, idareci faktörü ile ilgilidir. Projenin başarılı bölümü İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne mal edilmiştir. Okul bahçelerine planlanan spor salonlarının finansörü Büyükşehir Belediyesi'dir. Sn.Topbaş'ın "200 salon yapacağız" ifadesi bunun ispatı olup, bu hamlede Spor A.Ş. Genel Müdürü Bölükbaşı'nın çalışkanlığı, ilgili kurumu öne çıkarmaktadır. Ortaya çıkan bu idari beceri Büyükşehir Belediyesi'ni devletin spor işlerini gören koca bir kurumunun önüne geçirmiştir. Bu gerçekler ışığında; İstanbul Valisi Sn. Muammer Güler'in spora katkısını çık. B.Şehir Belediyesi'nin yaptıklarını da yok farzet. Geriye İstanbul'da spor tesisi adına hiçbir şey kalmıyor. Yani vilayet ve belediye, tesis yapıyor. Asıl muhataplar da 'yük' kabilinden teşkilatı kapıyor! Sizce kim başarılı?
|