Tam usta işi
İtalyanlar 1994'ten beri final kulvarlarında yoklar. Lippi, grup maçlarındaki tehlikeli gidişi sezip, acil tedbirler ile halkı da arkasına alınca, "maviler" biraz kıpırdadı ve Almanya vizesini aldı. Yine de favoriler arasında İtalya'nın ismi geçmiyor. Dünya futbolunun kalbi "Çizme" de atıyor ama "Çizme" nin kendini kaldıracak hali yok. Üst düzey takımların meşhur hocaları (Capello, Ancelotti vs.) kulüplerine 200 milyon euroluk harcamaları yaptırıp, beş kıtadan en kaliteli isimleri kadrolarına katıyorlar. Ama... İtalyanlar'ın o takımlarda oynamak için tek şansları iyi mücadele edip, defansif özelliklerini üst düzeyde tutmalarından geçiyor. Sonra... İşte Gana karşısındaki gibi bir oyuncunun form grafiğine kaderlerini emanet ediyorlar. Luca Toni, dün Gana formasını giyseydi, gece İtalya için kabusa dönerdi. Afrikalıların artık Avrupa terbiyesini öğrendiği ve bunu takımlarına yansıttığı gerçeğiyle, kara kıtanın artık çantada keklik olmadığını bir kez daha gördük. Portekiz'e kök söktüren Angola'dan sonra, İtalyan kalecisinin burnunun dibinde dolaşan Gana... Totti'nin geri dönüşü bazılarını sevindirmiş olabilir, ama uzun sakatlık süreci ünlü yıldızın ayak bileklerinde pranga gibiydi. İtalya, Cannavaro'nun müthiş defans organizasyonu ile orta saha açıklarını kapattı. Essien bulduğu her fırsatı değerlendirerek, takımının rakip sahaya geçmesini sağladı. Kanatları iyi kullanıyorlardı. Fakat bizim de başımızın belası olan o; "son hareket" yok mu?... Yoktu işte... İkinci yarıda Lippi klasik İtalyan hamlesini gerçekleştirip, yattığı yerden zor kalkan Totti'nin yerine Camoranesi'yi aldı. Daha dirençli bir orta saha ile oynayıp, uzun ve hızlı toplarla çıkmak istedi. Başarılı da oldu. Goller ardı ardına kaçmaya başladı. Gana ise topu ayağında tutuyor ama etkili olmak bir yana, şut atmak için boşluk bile bulamıyordu. İyi başlamak önemliydi, İtalya bunu başardı. Bize kalan, Appiah adına büyük bir hayal kırıklığıydı (sahada yok gibiydi)...
|