Kanlı papalık ailesi: Borgialar
Rönesans'a kuşbakışı bakıldığında ortaya bir ilerleme tablosu çıkar. Bu dönemin sanat alanındaki başarıları, çağın bütününün bir güzellikler süreci olarak algılanmasına yol açar. Ancak ayrıntıya girildiğinde, zenginliğin yanında sefaletin, güzelliğin yanında çirkinliğin ve ihtişamın arkasında kan ile gözyaşının da arttığı görülür. 14. yüzyılda İtalya'da başlayan Rönesans hareketi, 17. yüzyılın ortalarına kadar sürmüş ve Batı Avrupa bu kapsamlı dönüşüm sürecinin etkisiyle tamamen başka bir görüntü almıştır. Önemli bir sermaye birikiminin meydana gelmesi, ulus-devletin ortaya çıkması, tarım devrimi, matbaanın icadı, Avrupa'nın kendi kıtasının dışına taşarak dünyayı sömürgeleştirmeye başlaması kadar, ulusal dillerin edebi dil haline gelmeleri, Leonardo da Vinci veya Michelangelo başta olmak üzere dahilerin sanat anlayışını değiştirmeleri de bu dönemin ürünüdür. Ama aynı zamanda büyük kitlelerin fakirleşmesi, topraklarından kovulan köylülerin kentlerin sefil kalabalıklarına katılmaları, keşfedilen topraklardaki katliam ve talanlar, Avrupa içi din savaşları, cadı avları, din adına işlenen cinayetler de bu dönemin öz çocuklarıdır.
HAYDUTLUKTAN PAPALIĞA Bu ortamda yetişen Katalan asıllı eski bir haydut ve paralı asker olan Alfonso de Borja, tam bu döneme özgü bir şekilde yükselir ve 1455'te III. Calixtus adıyla papa olur. Yeğeni Rodrigo Borgia'yı evlat edinir ve Roma'ya yanına alır. O sıralarda çok yaygın olan aile kayırmacılığı içinde onu, 1456'da daha 25 yaşındayken kardinal yapar. Hiçbir din eğitimi olmayan ve o zamana kadar çapulcu bir paralı asker olan Rodrigo, 1492'de papa seçilir, VI. Alexander adını alır. Birçok oyu parayla, tehditle aldığı söylentisi ayyuka çıkar. Seçilmesinden iki yıl sonra 1494'te, gelecekte II. Julius adıyla papa olacak Della Ravere'nin başını çektiği bir grup yüksek kilise görevlisi onu simonia (Kilise görevlerini satmak) ve yolsuzlukla suçlayarak indirmeye kalkar, ama bu hareket bastırılır ve Papa, lükse karşı, fakirlikten yana keşiş Savonarola'nın etkili ayaklanmasına rağmen ailesini, yakınlarını kayırmayı, yolsuzlukları ve siyasi cinayetleri sürdürür. Engizisyon, Savonarola'yı 1498'de yakar. Borgia'nın papa olduğu 1492 yılı, Christopher Colombus'un Amerika'yı Katolik Krallar adına keşfettiği tarihtir. Bundan bir yıl sonra Papa daha büyük çaplı bir kayırmacılıkla dünyayı Yeşil Burun adalarının iki bin km batısından geçen bir hatla ikiye böler. Bu hattın doğusunda kalan tüm yeni keşfedilen ve keşfedilecek toprakları Portekiz'e, batısında kalanları da İspanya'ya bırakır. 1494'te Katolik Krallar ile Portekiz Kralı II. Joao, Tordesillas Antlaşması ile bu kararı onaylar. VI. Alexander üç kere babadır. Hem Kilise'nin Kutsal Baba'sıdır hem üçü gayrimeşru beş çocuğun babası hem de Amerika'yı talana giden İspanyol ipsiz ve kopukları olan Conquistadores'in (fatihlerin) manevi babasıdır. Conquistadores, yerli halkı kılıçla Hıristiyanlaştırmış, büyük katliamlar yapmış, tüm Amerikan zenginliklerini talan etmiştir. Bunlar İspanyolca bilmeyen halka şöyle seslenirlerdi: "Dünya tanrınındır, onun yeryüzündeki temsilcisi Kutsal Babamız VI. Alexander puta taparların topraklarını İspanyollara verdi, onların ruhlarını kurtarsınlar ve kutsal imana getirsinler diye!". Kısa bir sürede Amerika nüfusu yarıya inmiş, değerli madenler ve eşyalar İspanya'ya taşınmış, hayatta kalanlar köle haline getirilmiştir. Bu arada Avrupa'da, Kilise'nin körüklediği cadı avı ve engizisyon zulmü tüm hızıyla sürmektedir. 1570-1630 arasında 50 binden fazla zavallı kadın 'cadı' suçlamasıyla yakılmıştır. Katolik Krallar, 1492'de ülkedeki tüm Yahudileri ve Endülüs Müslümanlarını (Moriscos) kovmuşlardır. Dönem tam bir savaş ve istikrarsızlık çağıdır. Rodrigo Borgia'nın papa olmadan Romalı bir soylu olan Vanezza Catanei'den iki gayrimeşru çocuğu olmuştur. Büyüğü ve erkek olanı Cesare, 1475'te doğmuş, 7 yaşında Papalık başnoteri (çok yüksek bir makam), 17 yaşında piskopos ve başpiskopos, 18 yaşında kardinal olmuştur. Bu arada üvey ağabeyi Giovanni, Kilise'nin başkomutanıdır. Cesare, 18 yaşındayken onu öldürüp yerine geçmiş sonra da kılıç, tuzak, zehir, baskın gibi yöntemlerle Romagna dükü olmuştur. Bütün amacı İtalya'nın birleşik bir devlet haline gelmesi olan ünlü düşünür Niccolo Machiavelli, Hükümdar adlı kitabını ona bakarak yazmış ve ünlü sözü 'Amaca ulaşmak için her yol mübahtır'ı onun kariyerinden elde etmiştir. Sloganı 'Aut Caesar aut nihil' (Ya imparator ya hiç) olan Cesare, en büyük yardımı kızkardeşi Lucrezia'dan almıştır. Bu vahşi adam, 1507'de 32 yaşındayken bir çarpışmada ölmüştür. İlki 1493'te 13 yaşındayken olmak üzere üç kere evlendirilen, ağabeyi ve babasıyla ensest ilişkileri olan ama sanat koruyucusu Lucrezia, 1519'da 39 yaşında, doğum yaparken ölmüştür. Borgia papalık ailesi, Rönesans'ın karanlık yanının iyi bir örneği olduğu kadar, din ile siyasetin çakışmasının korkunç sonuçlar vereceğinin de göstergesidir.
Mehmet ALİ KILIÇBAY
|