Sistem; tren sistemi
Ben EstonyaTürkiye maçına şu gözle baktım; 'Önce sistem, sonra oyun' dedim. Önce sistem derken bu benim değil Terim'in yeni keşfi olan 2-2-2-2-2 sistemi var ya. "ortadan dönerli" olan bu sistem sanki "tren sistemi" gibi. Terim'e sorumuz şu; Neden sinirlenip oyuncularına, " kenarlardan oynayın" diye taktik verdin? Diyeceksiniz ki; Şükür yoksa kanat oyuncuların ne önemi var ki? Öyleyse... Birazcık fikir jimnastiği birazcık da şeytanlık yapalım ve tartışalım; 1- Ersun Yanal, "Benim sistemim de Hakan Şükür'e yer yok" dedi. 2- Terim, "Sisteme göre oyuncu var" dedi. İkisi arasındaki fark şu. Yanal sonunu kendi hazırladı. Terim ise sorunu diplomasiyle çözdü. Marşlar çalınırken iki nokta beni şaşırttı; 1- Geleceğin Ulusal takımından 4 isme, "kimdi bu oyuncu ya" dedim. (Yabancıya kucak açan Türkiye'nin, gençlerin önünü kestiği belgelendi) 2- Takımlarında oynayamayan oyuncular ulusal takımda oynuyorsa sorun ciddi demektir. (6 yabancıya izin verenler! Ulusal takım yok oluyor) Şimdi dönelim maça: Üç ciddi sorunumuzun çözümünde radikal karar alınmış. 1- Savunma kötüydü. Uzun boylu Can-Gökhan ikilisini oynatmak doğru seçim. İki aceminin hatasından yenen gole Rüştü nasıl izin verdi? 2- Hücumda tek santrafordan vazgeçip üçlü forvete dönmek doğru düşünce. (Nihat'ın yanına Halil ve arkasına Gökdeniz seçimi doğru) 3- Nihayet!...Takım disiplini üst düzeyde, Bravo! Hedefi olmayan maçın teknik analizinde skora eleştirini asla yapmam. Lig bitmiş, hedef yok. Sadece gençlere bir fırsat verildi. O fırsatı İbrahim Akın, Hasan Kabze ve Gökhan Zan iyi kullandı. Hepsi bu. (Rakibimiz Estonya'nın nasıl oynadığı hem konu dışı, hem de benim uzmanlık alanımın dışı!...) MESAJ; Gençlerimiz buysa geleceğimiz karanlık. Umudumuz ustalarda. Belözoğlu, Tekke, Şaş ve özellikle Baştürk varsa gençler 5 yıl daha bekler.
|