|
|
At binenin, kılıç kuşananın
Türkiye'deki kulüplerin profesyonel anlamda Avrupa kulüpleriyle aynı düzeyine ulaşması için daha çok fırın ekmek yemeleri gerekir... Bu iddiayı oyuncuların davranış, yetenek ve yaşayış biçimleriyle ilgili ortaya atmıyorum. Kulüp yöneticiliği olarak Avrupa'nın çok gerisindeyiz. Olayları günlük yaşıyoruz, gelecek için yatırım yapmıyoruz. Önümüzde Milan, İnter, Real Madrid, Bayern Münich, Lyon, Manchester United gibi örnek almamız gereken kulüpler olmasına rağmen Türk kulüpleri olarak içlerinden birini model seçme çabası içinde olmuyor. İş lafa gelince hep bu kulüplerin yatırım, işleyiş ve yönetiliş şeklini ballandıra ballandıra anlatıyoruz. Avrupa takımlarıyla kafa kafa yarışmak istiyorsak oyunun kurallarına göre hareket etmeyi öğrenmeliyiz. Öncelikle araştırıcı, dikkatli ve uyanık olmalıyız. Özellikle yerli ve yabancı oyuncularını takip edecek iyi bir analiz ekibine sahip olmalıyız. Kulüplerimizin ekonomik yapısı büyük bonservis bedelleri ödemeye olanak tanımıyorsa o zaman sözleşmesi biten oyuncuları çok önceden tespit edeceğiz. Dünya futbolunda kulüpler genelde bonservis bedelleri elinde olan oyuncuları transfer ediyor. Türkiye'de kulüpler bu kuralı yerli oyuncular konusunda uyguluyor. Avrupa'da ise sınıfta kalıyor. Çünkü Avrupalı, sözleşmesi biten bir oyuncuyu transfer etmek için Mart ayından itibaren ya da 1 yıl önceden ikna turlarına başlıyor. Bizde ise transfer sezon bitiminde başlıyor. Bakın size ilginç örnekler vereceğim. G.Saraylı Saidou 14 Mayıs'ta şampiyonluk sevinci yaşadı, 15 Mayıs'ta Reina'da kutlamaya katıldı, 16 Mayıs'ta Nantes'a imza attı. Ajax'ın, orta alanda ve forvet arkası oynayan, tekniği ve yeteneği yüksek 1980 doğumlu Faslı oyuncusu Boukhari elinde sözleşmesi Nantes'a imza attı. Yine Nantes'ın alt yapısından yetişen ve Fransa'nın en iyi kalecilerinden biri olarak gösterilen Landreau sıfır bonservis bedeliyle Paris Saint Germain'e imza attı. G.Saray'ın UEFA Kupası'nı kazandığı dönemde Bologna'da top koşturan 1979 doğumlu sol kanat oyuncusu Kamerunlu Wome, İnter'den ayrılıp, Werder Bremen'e transfer oldu. 4 yıldır Roma forması giyen 32 yaşındaki Fransız ön libero Olivier Dacourt İnter'e geçti. Ajax'ta oynayan 32 yaşındaki Çek Tomas Galasek yine sıfr bonservisle Almanya'nın Nünberg takımına transfer oldu. İşin ilginç yönü, bu oyuncuların aldığı transfer ücretleri Türk futbolcuların aldığı transfer ücretlerinin çok altında. Peki bizim kulüplerimiz neden bu oyuncuları çok önceden transfer edemiyor? Eğer yeni sezon için lig bittikten sonra çalışmalara başlarsanız böyle açıkta kalırsınız. Sonra da sıradan yabancıları alır, hatta bonservisleri için büyük paralar ödersiniz. Atalarımız "At binenin kılıç kuşananın" diye boşuna dememişler.
|