Erdoğan: Yedek milletvekilliği olmalı
Başbakan Erdoğan'la gezimizin dördüncü gününde Bali'den Ankara'ya uçuyoruz. 14 saati aşkın gezinin ilk ayağında Hindistan'da durup yakıt ikmali yapmıştık. Bali'de Pakistan Başbakanı "Dönüşte bizde durun" diye rica edince Lahor'da duruyoruz. Lahor'a yaklaşırken Erdoğan'la her konuya değinen bir sohbete girişiyoruz. Yıllardır tartışılan ama bir türlü gerçekleştirilemeyen iki konu gündeme geliyor. Siyasi Partiler ve Seçim Yasası'nın değiştirilmesi. Erdoğan, Türkiye'nin istikrarı bakımından baraj konusunda bir değişiklik düşünmediklerini net biçimde ifade ediyor, "İstikrar için bu baraja ihtiyaç var" diyor. Meclis'in daha sağlıklı çalışabilmesi için yapılması gereken değişiklikler olduğuna işaret ediyor. Komisyonların, engelleme amacıyla çok saçma konularla meşgul edilmesinden yakınıyor. Bunun düzenlenmesi gerektiğini söylüyor. Başbakan, devamsız milletvekillerinden de şikayetçi. Bunun engellenmesi için "Yedek Milletvekilliği" sistemi öneriyor. Bugün Türkiye'de yedek milletvekilliği sistemi olmadığı için, seçilenlerin bir süre sonra Meclis çalışmalarına katılımı aksattığını belirtiyor. AK Parti'nin bu gücüne rağmen, devamsızlık sorunu nedeniyle zaman zaman karar yeter sayısı bulmakta zorlandığını anlatıyor. Burada yedek vekillik sistemini bir çözüm yolu olarak öneriyor. Şu anda devamsız vekiller için yaptırım olmasına rağmen, partiler cezalandırılacak diye yaptırımların uygulanmadığına işaret ediyor ve "Yedek milletvekilliği sistemini getirirsek, devamsızların üyeliği rahatlıkla düşürülür, yerine aynı partiden yedeği gelir" diyor. Başbakan, bu konularda CHP'nin işbirliğini arıyor ve 100 Türkiye milletvekilliği için görüşmeye hazır olduğunu söylüyor. Başbakan'ın rahatsızlığını dile getirdiği bir diğer konu ise, yolsuzluk haberleriyle ilgili. Bu haberlerin bir kısmıyla ilgili tekzip kararları alındığını ancak gazetelerin tekzipleri ya yayınlamadığını ya da küçülterek ve okunmayacak şekilde yayınladığını söylüyor. Erdoğan, bu konularda da yargının ağır işlemesinden şikayetini dile getiriyor. Yolsuzluk haberlerinin bir kısmının sadece iktidarı yıpratmak amacıyla yapıldığını savunan Başbakan, "Bu konularda hepimizin hassasiyeti var. Biz bu konularla mücadele için geldik" iddiasında bulunuyor. Yolsuzlukla etkin mücadele sayesinde 14.5 katrilyon zorunlu tasarruf ödemesi yaptıklarını, İmarzedelere 6.5 katrilyon ödendiğini ve 2.5 katrilyon daha ödeneceğini, IMF borcunun 23.5 milyar dolardan 11.6 milyar dolara düşürüldüğünü, Merkez Bankası rezervlerinin 26 milyar dolardan 62 milyar dolara çıktığını anlatıyor. Başbakan Batı basınındaki kimi olumsuz haberlere rağmen, tam üyelik müzakerelerinin haziranda başlayacağına inanıyor. İzolasyonların kaldırılması halinde, Kuzey Kıbrıs'ta ellerinden gelen her şeyi yapmaya hazır olduklarını belirtiyor. Siyasi kriterlerin tarama sürecine karıştırılmaması gerektiğinin altını çizen Erdoğan, bunu tüm dönem başkanlarına hatırlattıklarını belirtiyor. Karamanlis'in kendisine "AB'de Türkiye'yi destekleme pozisyonumuzun değişmesi söz konusu değil" dediğini hatırlatıyor ve önümüzdeki dönemde TürkYunan ilişkilerini daha da üst düzeye çıkarmayı hedeflediklerini söylüyor. İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad'a Amerika gezisi niyetini anlattığını belirten Başbakan, "Saydamlık ve diplomatik çözüm telkinlerimize olumsuz yaklaşımı yok" mesajı veriyor. Başbakan, biz soru sormadan kimi gazetelerde çıkan "İslami Schengen" haberlerine karşı çıkıyor. Kendisinin böyle bir ifade kullanmadığını vurgulayan Erdoğan, "Böyle bir terim yeni bir tartışma başlatır" diyor. İslami bankacılık deyimine karşı olduklarını belirten Erdoğan, "Paranın dini, ırkı olmaz" diyerek paraya dini bir kimlik kazandırılamayacağını söylüyor.
|