|
|
|
|
'Aşkla ilgili daha ne söyleyeceğiz?'
Aşk Oyunubeş kişilik bir grup tarafından yazılıyor. Romantik komedi olarak başlayan diziyi drama dönüştürmekle eleştirilen senaristler, kendilerini tekrar etmek istememiş.
atv'de yayınlanan ve ekranların en sevilen dizilerinden biri olan, Keremcem ile Yasemin Ergene'nin başrollerini paylaştığı Aşk Oyunu beş kişilik bir senaryo grubunun kaleminden çıkıyor. Çok farklı ailelerden gelen Sarp ile Ekin'in aşkını konu alan dizi, yayınlandığı ilk günden itibaren büyük ilgi görüyor. Senaristlerine gelince... Hepsi Anadolu Üniversitesi Sinema Televizyon Bölümü'nden mezun olan ve kimi zaman ev arkadaşlığı da yapan Barış Erdoğan, İlker Arslan, Cem Görgeç, Cenk Boğatur ve Meriç Demiray'ın en büyük hayali, her sinema öğrencisi gibi kendi filmlerini yapmakmış. İstanbul'a da bu amaçla gelmişler. İşe senaryo yazmakla başlamışlar. Yazdıkları senaryolar ilk başlarda pek beğenilmemiş. Bu arada kendilerine Rüya İşçileri adını koymuşlar ve isimlerini duyuran senaryoları Gülbeyaz olmuş. Sonra da Sil Baştan'ın hikayesini, Hayalet ve Kurşun Yarası'nın ikinci sezonunun hikayelerini de yazmışlar. Aşk Oyunu'nda ise "basit bir çatışmayı değişik bir şekilde işlemek için" yola çıkmışlar. İlk bölümlerin senaryosunu yazdıktan sonra projeyi Med Yapım'a satmışlar.
TÜRK FİLMİ TADI Aşk Oyunu'nu yazmaya başladıklarında Türk filmi tadında olsun diye düşünüp düşünmediklerini sorduğumuz Cenk Boğatur, "Tabii ki Türk filmi tadı olacak çünkü biz Türkiye'de yaşıyoruz ve Türk sinemasına da hasbelkader hakim insanlarız. Etkilendiğimiz yönetmenler var. Bunlardan bir tanesi de Ertem Eğilmez. Onun için tabii ki, tat olarak benzerlikler var ama bir Türk filminden yola çıkarak yazmadık bu senaryoyu" diyor. Rüya İşçileri'ne Aşk Oyunu'nun romantik komedi tarzında başlayıp ağır bir drama dönüşmesi konusunda eleştiriler geliyor. Biz de kendilerine bu değişikliğin nedenini soruyoruz. Meriç Demiray şöyle yanıtlıyor: "Biz iyi bir öykü seyretmeyi ve yazmayı seviyoruz. İnsanların neden bu kadar komedi, dram diye takıldığını ise anlayamıyoruz. Kavuşamamanın hikayesi bir yere kadar anlatılabiliyor. Çok da iyi uzatmışız aslında. Daha ne anlatalım, romantik komedi bir noktadan sonra bitiyor artık. Aşkın bu kadar ön planda olduğu bir hikayeyi uzatmak çok zor. Otuzuncu bölüme geldiğimizde 'Aşkla ilgili insanlara daha ne söyleyeceğiz?' dedik. Kendimizi tekrar etmek de istemedik. Kanser girince hikayeye, aşkın yanında ölüm ve hayatı da işlemeye başladık. Şu sıralar dizide ağır bir konu işlendiği için drama yaklaştık. Ama bu da muhtemelen yeniden yön değiştirecek." Seyircinin tepkisi veya beklentileri ise senaryoyu hiçbir şekilde etkilemiyor. İlker Arslan, "Biz seyirciyle masaya oturmuyoruz" diyor. Seyirciye sorulduğu zaman öykünün bambaşka noktalara gideceğini düşünüyorlar: "Takımı teknik direktör çıkarır, taraftarlar takım kurduğu zaman olmaz." Senarist grubu, seyircinin ağırlıklı olarak çatışmaların sona ermesini ve Sarp ile Ekin'in mutlu olmasını istediğini anlatıyor. Ama çatışma bittiği zaman hikayenin yani dizinin de sona ereceğini seyircilere hatırlatıyorlar Meriç Demiray: "Bu işin kuralı budur, kahramanın başı hiçbir zaman beladan kurtulmaz. Ekin ve Sarp çok mutlu olursa bir müddet sonra insanlar 'Tamam mutlu oldular. Niye seyrediyorum ki bunu?' der. Zaten mutluluğun hikayesi yoktur."
YAPIM ŞİRKETİ NE DİYOR? Aşk Oyunu'nun senaryosunda radikal değişiklikler yaşandı. Örneğin hikaye birden dört yıl sonrasına geçti, Ekin ile Sarp tam birleştiler derken Ekin'in beyninde tümör çıktı. "Peki dizinin gidişatında yapılan bu radikal değişikliklere yapım şirketi nasıl tepki veriyor?" diye soruyoruz. Barış Erdoğan'ın cevabı "Tabii ki bazen kafalarında soru işaretleri oluyor ama aramızda güzel güzel tartışıyoruz ve ikna ediyoruz onları. Zaten bize çok destek oluyorlar, ne istiyorsak yapmamıza izin veriyorlar. Aramızda çıkan ufak tefek tartışmalardan da hep biz avantaj sağladık" oluyor. Med Yapım'ın sahibi Fatih Aksoy'un tepkilerinden biri de dört yıl geçtikten sonra herkes fiziksel olarak değişse de Ozan Uygun'un canlandırdığı Muzo karakterinin aynen kalması olmuş. Rüya İşçileri ise Muzo'ya "boy uzama sorunu" ekleyerek Aksoy'u ikna etmişler. Tabii hikayede yapılan bu radikal değişiklikler reytingi de etkiliyor. Örneğin hikaye dört yıl atlayarak devam ettikten sonra izlenme oranı belli ölçüde artmış. Ama Ekin'in beyninde tümör çıktıktan sonra az da olsa bir düşüş olmuş. Tabii bunu yazın yaklaşmasına ve dizinin hiç ara vermeden yaklaşık 40 bölümdür devam etmesine de bağlıyorlar.
AZRAİL REYTİNG ARTIRDI Rüya İşçileri'ne, özellikle ilk yirmi bölümde çok öne çıkan Gürgen Öz'ün canlandırdığı Serkan karakteri ve Aydoğan Oflu'nun canlandırdığı Kurti'ye hikayede daha az yer verip vermedikleri de soruluyor. Kızıyorlar: "Yok canım öyle şey olur mu. Onlar ne kadar öne çıkarlarsa bizim için o kadar iyi. Örneğin Serkan karakterini ilk yazdığımızda bu kadar öne çıkacağını düşünmüyorduk. Ama Gürgen onu kendisi yükseltti, bizim de hoşumuza gitti. Aynı şey Aydoğan için de geçerli. Ama şu da var artık hikayeyi ilk 20 bölüm kadar başarılı yazamıyor olabiliriz. Yoruldukça ana hikayeyi düzgün götürmeye ve baş karakterlere odaklanıyoruz. Yoksa birini geri çekelim gibi bir düşüncemiz olamaz." Rüya İşçileri bazı bölümlerde fantastik öğeleri de kullandı. Örneğin Sarp'a, kaza sonucunda komaya girdiği bölüm boyunca bir Azrail eşlik etti. Senaristler, bu bölümlerin daha yüksek reyting aldığını söylüyor.
EYLEM BİLGİÇ
|
|
|
|
|
|
|
|
|