Tertemiz kaldılar
F.Bahçe mücadelesini belki bir takıma karşı kurmuştu ama karşısında koca bir şehir buldu. 13 bin kişi birfiil oyunun parçası olmuştu. Futbol 22 kişi ve bir topla oynanır kuralı, Denizli'de geçirliliğini yitirmişti. Napolyon'un dediği gibi, "İnsanlar çıkarları söz konusu olduğunda daha iyi savaşır" Böylesine bir sinerji içinde, teknik adam doğrularının katımıyla, can derdinde olan, et derdinde olanı yoğurmaya başladı. Şampiyonluğu son maça taşıyıp, kaderini küme düşen takımın gözyaşlarına bağlayan sarı-lacivertli ekip, yaptığı hataların bedelini her saniye ödüyor, çözüm üretemiyor, sert markajda eziliyordu. Selçuk Dereli beş kişilik adam adama orta saha markajında, orantıları değerlendirmede tek yanlı düşündü. Denizli bunu iyi değerlendirip, mücadelesini her dakika yükseltti.
ONUR SAVAŞINA DÖNÜŞTÜ F.Bahçe'nin de taktik doğruları vardı. Nobre ile başlayıp, Anelka'yı oynatmadı Daum. Tek forvetle oynayabileceği en iyi ekibi sürdü sahaya. Niye iki forvetle oynamadı diye düşünenler de olabilir. Alman hoca bunu düşünmemiş. Geveleme oyunu, 68'de Semih sahaya ayak basana kadar sürdü. Doldur boşalt başladı, ama Kaptan Yusuf takımını taşıyor, Rüştü üst üste kurtarıyordu. Çanlar çalmaya başlamıştı. F.Bahçe çıkışı olmayan yolda, 16 dakikalık uzatma anlarını yaşamaya başladı. Her saniye şampiyonluk elinden kaçıyor, yeniden yakalamak için çarpınıyorlardı. Bu maç sürpriz olmaktan çıkmış, varolma savaşı içinde hocalık ve onur savaşına dönmüştü. Dereli, maçı bitirdiğinde Sami Yen'de boynunu eğmemiş bu çocukların belleri büküldü. Yerde kaldılar, ağladılar. Emeğin karşılığını bulamadan, kupa ve şampiyonluk hedeflerinin dibine kadar gelip, onlara kavuşamadan soyunma odasına gittiler. Bunun hesabını en son verecek olan oyunculardır. Hesabı sorması gereken de kişi Başkan Aziz Yıldırım'dır. Kendisine ve faturayı kestiklerine sorular sormalıdır. Başarı kıstası şampiyonluktu. Şimdiki ne olacak, onu da belirlemeli...
|