Allegro: Danimarka'dan kırık bir aşk öyküsü
Bu hafta vizyona giren 'Allegro' özetle kayıp bir aşk öyküsü. Her faninin aklından geçen 'keşke' dileği ise filmin çıkış noktası: 'Eğer geçmişe dönüp bir şeyleri değiştirmek elimizde olsaydı, ne olurdu?' Helena Christensen ve Ulrich Thomsen'in başrolde yeraldığı film, geçmişteki hatalarımızı düzeltme arzusunun yansımalarını anlatıyor. Venedik'te konuştuğumuz Danimarkalı yönetmen Christoffer Boe, "Erkekler aşk konusunda çok becerikli değil" diyor.
"BELKİ KADINLARI ANLATIRIM" Lars Von Trier'den sonra Danimarka'dan dünya vizyonuna düşen 'en yetenekli yönetmen' olarak anılan Boe, öncelikle bu karşılaştırmadan hiç hoşlanmıyor ve şakayla karışık "O artık yaşlandı, şimdi benim devrim" diyor ve filmi için şunları söylüyor: "Bir erkek olarak erkekleri daha iyi anlatabiliyorum sanırım. Sıradan bir erkek için kadınlar bilinmez, anlaşılmaz ve sır dolu. Filmde de olduğu gibi duygularını analiz ve ifade etme yetenekleri kısıtlı. Filmdeki erkek gibi, yanıbaşındaki aşkı gözardı ederek mesleğini tercih edebiliyor. Hata yaptığını anladığında ise çok geç olabiliyor." Filmde erkek, müzikte zirveye ulaşmak için duygularını geri plana atarak yaşadığı Kopenhag'ı terk eden mükemmeliyetçi bir piyanisti canlandırıyor.
|