|
|
İhanet mi kader mi?
Vestel Manisa maçında Rüştü, G.Saray maçında da Cordoba... Hiç fark etmez, kaleci olmaları yeterli. Tüm sezon takımlarını kurtarsalar dahi, en ufak hatada afları mümkün değil. Ligin bitimine bir kala izlediğimiz, Beşiktaş-G.Saray derbisinde de aynı değil mi? 93. dakikada Beşiktaş'ın yediği golün tek sorumlusu Cordoba oldu! Astılar hemen adamı. Öyle ya; son saniyede gelen mağlubiyete bir sorumlu lazım! Maç kaybedildi ya; hadi vur abalıya. Son saniyede yenilen gol nedir ki; başta verilen penaltının nedeni de Cordoba! Hatta ve hatta Beşiktaş'ı F.Bahçe ve G.Saray'dan açık ara geride bırakan da o olmalı! "Hatırlarsınız... Hani uzun bir ara kendi takımından da kesilmişti ya. İşte öyle!" deyip asmak mümkündü Cordoba'yı... Nitekim öyle de oldu. Yani Beşiktaş'ın yediği golde başka kimsenin kusuru yoktu! Hasan Kabze'nin bazuka gibi vurduğu topa mani olacak defans kusursuzdu! Ve tek suçlu kaleci Cordoba'ydı. El insaf be arkadaşlar. Bunca eleştiriden sonra aklıma 'gelinleri ile araları bozulan kaynanalar' geldi. Hani ilk zamanlar iltifat ettikleri gelinleri ile araları açılınca; "Gözü de şaşıymış! Tek ayağı da topalmış" derler ya, işte öyle... Sadece konuşuldu. Fakat kalecilerin kaderi unutuldu! Yenilgi ile canlanan milattan evvelki "Cordoba endişesi" senaryolarına gelince... Buna, bilerek katlanmak asıl ihanet olur ki, buna ne Demirören ne de başka bir Beşiktaşlı müsaade eder.
|