|
|
|
|
Şemdinli davası sürüyor
Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde meydana gelen olaylarla ilgili Van 3. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan davanın dün başlayan ilk duruşmasına devam edildi.
Van 3. Ağır Ceza Mahkemesinde saat 09.25'te başlayan duruşmada, Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde meydana gelen olaylarla ilgili tutuklu bulunan sanık Astsubay Başçavuşlar Ali Kaya ve Özcan İldeniz ile itirafçı Veysel Ateş, 4 sanık avukatı ve 25 müdahil avukatı hazır bulundu.
Sanık Ali Kaya'nın sorgusuna başlamadan önce Jandarma İstihbarat elemanlarının sanık kapısından alınmasına tepki gösteren müdahil avukatları, bu kişilerin kapıdaki polis görevlilerinin kaydına geçmeden sanık kapısından içeri girmesinden dolayı kimlik tespitinin yapılmasını istediler.
Duruşma salonu kapısında bulunan emniyet müdürlüğünde görevli polis memuru, duruşma salonuna girerek 7 kişinin kimlik tespitini yaptı. Mahkeme Başkanı İlhan Kaya, daha sonra Kaya'ya 9 Kasımda Şemdinli'ye giderken kaymakamlık çeşmesinde yaptığı görüşmeyle ilgili ''Dün telefonun çekip çekmediğini tespit etmek için itirafçı Veysel Ateş ile görüştüğünüzü söylediniz. Telefonun ekranından bunu öğrenemez miydiniz?'' sorusunu yöneltti. Kaya, şebekenin telefon ekranından az göründüğünü, tam çekip çekmediğini tespit etmek için bu konuşmayı yaptığını belirtti.
İlhan Kaya'nın, ''Akdeniz'de kooperatifiniz var mı? sorusu üzerine sanık Kaya, 1992 yılında Muğla'nın Fethiye ilçesinde bir kooperatife üye olduğunu, evin 2000 yılında yapımının tamamlandığını, bu evin de hemşire olarak görev yapan eşinin adına olduğunu bildirdi.
Ali Kaya, Mahkeme Başkanı Kaya'nın 'cezaevinde bulunduğu süre içinde herhangi ödül alıp almadığı yönündeki' sorusu üzerine de cezaevinde bulunduğu sürede herhangi bir ödül almadığını ifade etti.
''SEFERİ YILMAZ DEŞİFRE OLMASIN DİYE ADLİ MERCİLERE BİLDİRMEDİM''
Ali Kaya, sorgusu sırasında Seferi Yılmaz'ın 5 Ağustos 2005 tarihinde meydana gelen patlamayla birlikte elde edilen istihbari bilgiler sonucu teknik takip ve izlemeye alındığını ifade ederek, Yılmaz'ın bu olayı yaptığına ilişkin 26 Ağustosta jandarmanın 156 numaralı telefonuna ihbar geldiğini ve bu durumu adli mercilere bildirmediğini söyledi.
Seferi Yılmaz'a 9 Kasımda Almanya'dan gelecek paketin bilgisini emniyet birimlerine de bildirmediklerini anlatan Kaya, ''Bu durum adli mercilere bildirilmiş olsaydı bu şahıs deşifre olacaktı. Ve istihbari çalışmalarımız aksayacak, Seferi Yılmaz'ın telefon görüşmeleri kesilecekti'' dedi.
Ali Kaya, istihbari çalışmalarda hiç bir birimin kendi çalışmasını diğer birime bildirmediğini, istihbarat çalışmasının olayın operasyonel kısmında diğer birimlere bildirildiğini kaydetti. Sanık avukatlarından söz alan Vedat Gülşen, ''Seferi Yılmaz'ın bu kadar bilgi, delil, telefon görüşmesi, örgüt itirafçılarının belge ve bilgilerine göre aramızda bulunması hayrete muciptir'' demesi müdahil avukatlarının tepkisine yol açtı.
Avukatlar bu konuşmanın kayda geçmesini istediler. Müdahil avukatları Ali Kaya'ya ''Büyükanıt sizin için iyi çocuktu demişti. Büyükanıt'tan ödül aldınız mı? '' sorusu üzerine Kaya, ''hatırlamıyorum'' diye yanıt verdi. Avukatların ''Abdülkadir Aygan ile Yeşil Kod adlı kişiyi tanıyor musunuz?'' sorusunu da Kaya ''hayır'' yanıtını verdi.
Ali Kaya, Jandarma Komutanlığı ile İçişleri Bakanlığının bilgi paylaşım genelgesinin okuyup okumadığı yönündeki soruya da ''hayır'' dedi. Müdahil avukatların, mahkeme heyetine ''Olayla ilgili Meclis Araştırma Komisyonu araştırma yaptı. Komisyonda dinlenen Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanı Sabri Uzun'un (hırsız evin içindeyse kilide gerek yok) ifadesini nasıl değerlendiriyorsunuz?'' şeklinde Ali Kaya'ya soru yöneltilmesini talep ettiler.
Mahkeme heyeti, sanık avukatlarının itirazı üzerine bu soruyu Ali Kaya'ya sordurmadı.
Sanık avukatları, TBMM Şemdinli Araştırma Komisyonunun olayla ilgili araştırma yapmasının ve rapor hazırlamasının Anayasaya uygun olmadığını savunarak, bu nedenle söz konusu raporda yer alan ifadelerin duruşmada kullanılamayacağını kaydettiler.
Sanık avukatları, Ali Kaya'nın saat 9.25'ten bu yana ayakta sorgusunun yapıldığını, yorulduğunu bu nedenle duruşmaya ara verilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, bu talep üzerine duruşmaya 1 saat ara verdi.
Duruşmayı, TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış, Şemdinli Araştırma Komisyonu üyesi Mesut Değer ile CHP Hakkari Milletvekili Esat Canan da izledi. Elkatmış ve Değer, duruşmayı yaklaşık 2 saat izledikten sonra salondan ayrıldı.
SANIK ALİ KAYA: BÜYÜKANIT İLE BİREBİR YÜZ YÜZE BİR GÖRÜŞMEM OLMADI. Van 3. Ağır Ceza Mahkemesinin öğleden sonraki oturumuna Sanık Ali Kaya'nın sorgusuyla devam edildi. Kaya, müdahil avukatlarının ''Daha önce bölgede görev yaptığınız dönemde Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile yüz yüze görüşmeniz oldu mu?'' sorusu üzerine, ''Birebir görüşmem olmadı. Komutanımız olarak birliğimizi denetlemeye gelmişti. Brifing vermeye geldi bir kaç kez. Ama samimiyetim yok'' dedi. Kaya, bir soru üzerine de tutuklu bulunduğu dönemde herhangi bir soruşturma geçirmediğini ve açığa alınmadığını belirterek, 9 Kasım iletutuklanma tarihi olan 28 Kasım'a kadar görevine karargahta devam ettiğini kaydetti. ÖZCAN İLDENİZ'İN SAVUNMASI Ali Kaya'nın sorgusunun ardından mahkeme heyeti astsubay başçavuşlardan sanık Özcan İldeniz'in sorgusuna geçti. İldeniz, 9 Kasım'daki bombalama olayı ile Hakkari ve çevresinde gerçekleşen diğer 17 eylemi kendilerinin yapmadığını ve bombalamanın kendilerine yönelik yapılıp yapılmadığını da bilmediğini belirterek, terör örgütü PKK'nın eylem tipine benzeyen patlamanın, terör örgütü tarafından halkı galeyana getirmek için yapılmış olabileceğini söyledi. İddianamede kendilerine isnat edilen 302. maddeden 30 bin kişinin katili terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın da yargılandığını kaydeden İldeniz, bir güvenlik görevlisi olarak Öcalan'la aynı suçtan yargılanmayı kabul etmediğini ve buna tahammül edemediğini ifade etti.''Bombalama olayıyla ilgili herhangi bir kimseden emir almadım, kimse de böyle bir emir veremez'' diyen İldeniz, görevinin sadece istihbarat toplamak olduğunu ve elde ettiği bilgileri üst makamlara sunduğunu anlattı. Mahkeme Başkanının, el bombaları ile uzun namlulu silahların nedenaraçta olduğunu sorması üzerine, İldeniz şöyle konuştu: ''Jandarma Kanununa göre silah taşımamız uygundur. TSK mensubu, Doğu'daki illerde uzun namlulu, batıda ise tabanca ya da MP5 taşımaktadır. Aracımızda da uzun namlulu silahlar ile tim komutanımız Ali Kaya'ya ait 2 adet el bombası bulunmaktaydı. Görev yaptığımız bölgenin coğrafi koşulları uzun namlulu silah taşımamızı gerektiriyor.Şemdinli'ye her gittiğimde yanımda uzun namlulu silah bulundurmam mecburi olmuştur.'' İldeniz, patlamadan sonra olay yerinden uzaklaştıktan sonra araçlarının örgüt yandaşlarının eline geçtiğini ve el bombalarının o sırada araçlarına konulmuş olabileceğini belirterek, Seferi Yılmaz ileilgili bilgileri toplarken yaptığı çalışmalarda Yılmaz'ın örgütle bağlantısının olduğunun tespit edildiğini, Şemdinli'ye Cumhuriyet Savcısına Seferi Yılmaz hakkındaki bilgileri aktarmak için gittiğini kaydetti. İldeniz, savunmasında şu ifadelere yer verdi: ''Olay günü kaymakamlık çeşmesine geldiğimizde Ali Kaya ile VeyselAteş araçtaydı. Ben de çeşmeye gittim. Ali Kaya ile Veysel Ateş telefon şebekesinin çekip çekmediğini kontrol etmek için telefon görüşmesi yapmış, ben çeşmeden döndüğümde bana söylediler. Eğer ben çeşmeye gitmesem Ali Kaya görüşmeyi benimle yapardı. Ama ben çeşmeye gittiğim için görüşme ikisi arasında gerçekleşmiş.'' Araçtan çıkan bölgedeki aşiret reislerinin isminin geçtiği listedemilletvekili olarak sadece Mustafa Zeydan'ın isminin yer aldığına da işaret eden İldeniz, bölgedeki bombalama eylemlerinin cezaevine girdikten sonra durduğu yönündeki söylentileri ise ''Eylemleri biz gerçekleştiriyor olsaydık 3 gün önce Hakkari'de meydana gelen patlama gerçekleşmezdi'' şeklinde yanıtladı. İldeniz, üzerlerine atılı suçları kabul etmediğini belirterek, devlete ait araç, malzeme ve 1.5 yılda topladığı bilgilerin içinde bulunduğu belgelerle eyleme gidilemeyeceğini sözlerine ekledi. İldeniz ve itirafçı Veysel Ateş'in sorgulaması devam ediyor. (AA)
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|