|
 |
 |
 |
|
|
İktidar "rampada" zorlanıyor
İktidar otobüsü "rampada su kaynatıyor..." Yola sağlıklı devam edebilmek için "motoru dinlendirmek" gerek... Radyatör kapağını "aralamak" şart. Turgut Özal'ın "yakın çevresinden" Hüsnü Doğan'a "bu konuyu" açtık. Dedik ki: - İktidar bir türlü gündemi avucunun içinde tutamıyor... Böyle olunca da kızıyor... İktidar yorgunluğundan mı? Hüsnü Doğan "iktidardakilerin yabancısı değil." Söylediklerini "aynen" yazacağız:
Yoruldular diyemiyorum. Ama istişare zayıfladıkça böyle olur. Dini bakımdan da istişareye dair pek çok söz vardır. Temel sıkıntıları, istişare. Akıllı adam aklını kullanır. Daha akıllı adam, başkalarının da aklını kullanır. İktidar olduklarında istişare halkası daha geniş, istişareye verilen önem ve ayrılan zaman daha fazlaydı. Sonra giderek azaldı. Her seviyede azaldı... Hem Başbakanlık, hem de parti. Herkes kendi nihai doğrusunu bulduğunu sanınca, esneklikler azalıyor. Ve sıkıntıya giriyorlar. Ben bugün yaşananları böyle okuyorum.
Hüsnü Doğan "ailedendi." Ona "ailenin büyüğüne dair" sorular sorduk: - Rahmetlinin çalışma sistemi? - Turgut bey iyi dinleyiciydi... Başbakanlık yaparken de, Cumhurbaşkanlığı'na çıkınca da... Kendi ikna kabiliyeti fazlaydı ama, karşısındakini haklı görürse, onun dediğini yapardı. Tabii "Özal'ın da hataları oldu." Hüsnü Doğan'a göre "istişareye verilen önem azaldıkça, hata katsayısı yükseliyor."
Soru: - Turgut Özal Nakşibendi tarikatına mensuptu... Devlette önemli görevlere gelmek için, Nakşibendi olmak bir tercih nedeni miydi? Hüsnü Doğan: - O dediğiniz insanın kendine has bir şey... Kişinin kendi inancı... Özel dünyası... Bir yere gelmenin ölçüsü değil... Yukarda Allah var, Turgut bey olaya hiç öyle bakmadı.
Hüsnü Doğan'ın sözleri üzerine yorum yapmayalım. Ve "bir başka siyasetçinin" sözlerine bakalım. Tarih 18 Mart 2003. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TBMM kürsüsünde "Hükümet Programını" okuyor. İşte "alkışlanan" sözleri:
Siyaset bir uzlaşı alanıdır. Toplumsal mutabakattan güç alan bir siyaset anlayışından yanayız. Türk siyasetinin çatışma, kamplaşma ve kutuplaşma yerine uzlaşı, bütünleşme ve hoşgörü üzerine kurulması gerektiğini düşünüyor ve itidalin toplumun genel bir talebi olduğuna inanıyoruz.
Başbakan'ın "bu söylemine" kim imza atmaz? "Uzlaşı ve hoşgörü içerikli söylem" Meclis'te sadece iktidar milletvekillerinin değil, muhalefetin de "takdirini" toplamıştı.
Ve geldik bugüne... "Büyük bir Meclis desteğine sahip iktidar otobüsünün motoru" rampada zorlanıyor. "Kaptan" burnundan soluyor. Yarın "bunun nedenleri" üzerinde duracağız.
|
|
 |
|
|
|
|
|
 |
|