|
|
|
|
|
Savaş planlıydı
|
|
Önce Ulusoy sonra da Demirören konuştu ve gizli yürütülen savaş su yüzüne çıktı. Ulusoy'un tek bir hedefi vardı: Haziran'daki mali kongrede yanında F.Bahçe'ye karşı olanları görmekti.
Her şey Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy'un Bakü'de yaptığı "Kimse bana savaş açamaz" açıklamasıyla netleşti. Federasyon Başkanı kendisine "savaş açtık" diyen bir kişi veya kulüp olmadığı halde böyle bir çıkış yaptı. Böylece Federasyon'un özellikle son haftalarda aldığı kararların arkasında, "Hedef Fenerbahçe" öznesi bulunduğu, karar standartlarının bu çerçeveye uydurulduğu ve Ulusoy'un konumu netleşti. Bu sözlerin ardından Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören'in, "Yabancı sayısının altıda kalması konusunda üç kulüp anlaştık, kararı aldırttık"
açıklaması geldi. Gizli yürütülen mücadelenin, su üstüne çıkmasını sağlayan bu gelişmelerin hepsinin aslında Haziran ayındaki federasyon mali kongresine yönelik olduğu da sır olmaktan çıktı. Ulusoy, göreve seçildikten sonra kurumlarından ve yönetiminden Haziran ayına kadar tartışma yaratacak karar almamaları ve icraatta bulunmamalarını istemişti. Mali kurula tartışmasız girip, hasarsız çıkmak amacındaydı. Bu stratejisi, Bakü'deki açıklamaya bakarsanız değişmiş. Açıkca kendisine cephe yaratıyor. Tek neden Haziran'da arkasında Fenerbahçe'ye karşı olanları görmek, kongre kulisi için de güç kazanmak.
KARARLAR ASLINDA POLİTİK Federasyon kongresi sonrasındaki sessiz gelişmeler içinde, Ulusoy'u destekleyen kulüplerin yönetimlerinin teker teker değişmesi var. Dolayısı ile delegeler de değişiyor. Olağanüstü kongre için 80 imza yetiyor ve gelişmelerin hızına bakarsanız, bu hiç de güç olmayacak. Elbette, Fenerbahçe Kulübü de Ulusoy Federasyonu'nun yanında değil. Kulüpler Birliği'nden çıkmasıyla da kendisini adı konulamaz bir makama oturttu. Fakat Ulusoy'u kim istemiyorsa, Fenerbahçe'yi yanında bulacak. Bu aşamada Federasyon için en az üç ismin başkanlık hedefi var. Bunlardan birisi Ulusoy'un çok yakınındaki bir kişi!.. Haluk Başkan, elbette bu gelişmeleri yakından biliyor ve izliyor. Tartışma yaratmaktan kaçınırken, birden bire cepheleşmeye gitmesi, ittifaklar oluşturmasının nedeni de bu. Federasyonun iktidar savaşında, hem Deniz Barış'ın lisansının askıya alınması, hem yabancı sayısının altıda sabitlenmesi, hem Ulusoy'un birden bire ortaya çıkıp hedef göstermesi, futbol dünyamızdaki kararların aslında politik olduğunu da net bir şekilde ortaya çıkartıyor. Bütün bu gelişmelerin elbette başka bir yüzü daha var. Yan sütunlarda Türkiye'de en çok sevilmeyen kulübün Fenerbahçe olduğunu okuyacaksınız. Atatürk'ün takımı, Kurtuluş Savaşı'nın bayraktarı olan bu kulüp, neden artık sevilmiyor. Bu da ayrı bir yazı konusu...
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|