Tarihinin en kötüsü denilen Milan, yarı finale çıkarak Fenerbahçe'nin boş takıma elenmediğini gösterdi. Diğer yanda kasaba takımı Villarreal büyüklüğün parada olmadığını kanıtladı.
Şampiyonlar Ligi'nin ilk iki yarı finalisti, Milan ve Villarreal oldu. Milan, Fenerbahçe'nin grubunu birinci tamamlamıştı. İki maçta da Fenerbahçe'yi yendi. Milano'daki maçı son beş dakika attığı gollerle kazandı. Grubunu sonuncu tamamlayan Fenerbahçe, yorumlarda "Tarihinin en kötü Milan'ı"nı yenememek ile eleştirilmişti. Ama aynı Milan, son yılların flaş ekibi Lyon'u son dakikalarda attığı iki golle saf dışı ediverdi. Sarı-lacivertli ekibi"iki dakika dayanamadı" diye küçümseyenlerin, bu sonuç karşısındaki düşünceleri de merak konusu oldu.
align=right>
Şampiyonlar Ligi'ne ilk kez iki kez üst üste mücadele eden Fenerbahçe'yi "Milan'ı bile yenemedi" diye
eleştirirken, rakiplerin gücünün ölçüsünü süzememek gibi ciddi bir analiz eksikliği olarak ortaya çıktı.
DOĞRU DEĞERLENDİRİLEMİYOR Bunların arasına Schalke de eklenebilir. İstanbul'da 3-3 biten karşılaşmaya rakipten çok vermediği gol pasıyla Nobre, yaptığı ıskayla kaleci Volkan damgasını koymuştu. Almanya'daki maçı ise 9 kişi kalan Fenerbahçe son dakikaya kadar da beraberliği kovalamıştı. Aynı Schalke şu anda UEFA Kupası'nın favorisi. Büyük takım olmak, kötü oynarken bile kazanmayı becermek anlamına geliyor. Büyüklüğü farklı değerlendirenler, Fenerbahçe'nin sahip oldukları ile
rakibin eksikleri arasında doğru değerlendirmeye elbette yapamıyorlar. Sonuçta Milan ve Schalke yarı finalde. Milan, bir ekol takımı Lyon'a, Fenerbahçe tarifesi uygulayarak turu geçti. Bu Milan'ı, Schalke'yi ya da Lyon'u mu küçültüyor, yoksa Fenerbahçe'yi mi büyütüyor. Madalyonun ilk yüzü bu...
VILLARREAL'E NE DEMELİ? Elbette ikincisi de var. İspanya'nın 50 bin nüfuslu bir kasabasını temsil eden Villarreal. Yarı finale İnter'i eleyerek çıkan bu temsil gücü sınırlı ekip, devlerin sofrasına, devleri tekmeleyerek oturdu. Sınırlı bütçesi, olmayan
yıldızları ile başarıyı yakalayan Villarreal, grup maçlarında sonuncu olsa kim ne diyecekti? Ne yabancı sınırlamasını mazeret yaparlardı, ne de kısıtlı bütçelerini. Halbuki Fenerbahçe elendiğinde hocası ve yöneticileri aynı mazeretin arkasına sığınmışlardı. Başarının reçetesinin 100 milyon doları aşan bütçe olarak gösterilmesi de ayrı bir konu. Çünkü bütçelerini büyütüp, yıldız oyuncularla başarı kovalayacaklarını iddia edenlerin karşısında Villarreal var. Madalyonun ikinci yüzü ise böyle. İyi yönetmek çok para harcamak değil. Parayı gerektiği gibi harcamakmış meğerse...