Gelecek referandum
Irak Savaşı'nın bazı sonuçları İsrail'i de beklenmedik şekilde etkiledi. Afganistan'daki Taliban ve Irak'taki Saddam Hüseyin rejimlerinin devrilmesi İran'ı güçlendirdi. İki büyük hasmından kurtulmuş olan İran, özellikle Körfez'de askeri açıdan en ağırlıklı bölge ülkesi haline geldi. Bunun yanısıra Irak'ta iktidarın Iraklı Şiiler'e kayması da Tahran açısından en zorlu Arap rakibinin siyasetinde söz sahibi olmak anlamına geliyordu. Bu nedenlerle tarihsel olarak Kürtler'le yakın ilişkileri bulunan İsrail açısından Irak'ın dağılması ihtimali yeni bir tehdit algılaması sonucunu getirdi. Zira güçlü bir Arap devletinin İran açısından müttefik haline gelmesi, İsrail'in güvenliği açısından zaten sakıncalıydı. Bölünecek bir Irak ise İran'ı hiçbir şekilde dengeleyemeyeceği gibi Şii ağırlığının daha da artmasına yol açacaktı. İran'ın en azından şimdilik bölünmüş bir Irak'ı, mikrop kendisine de sıçrayabilir diye istememesi ise iki düşman açısından bir ortak payda yaratıyor. Ancak İran'a yakın bir Irak rejimi, Tahran'ın Suriye ve Lübnan Şiileri ile olan ittifak ilişkileriyle birlikte tüm bölge dengelerini etkiliyordu. Bu nedenle Körfez'deki Arap ülkeleriyle İsrail arasında İran'ın dengelenmesi gereği üzerinden bir çıkar birliği doğdu. İran'ın nükleer programı, Cumhurbaşkanı'nın İsrail'in varlığını reddeden söylemi Tel Aviv açısından sıkıntı yaratmaya devam ediyor.
Tek taraflılık politikası Irak Savaşı'nın İsrail açısından beklenmedik bir başka sonucu ise bölgede rakipsiz kalarak bildiğini okumayı sürdürmeyi umarken, farklı bir dalganın, demokratikleşmenin etkisini hissetmeye başlamasıydı. ABD yönetiminin kendi demokratikleşme söylemini ciddiye alması ve bu konuda rejimleri zorlaması yerleşik düzenlerin altındaki zeminin kaymasına yol açtı. Gene Irak Savaşı'ndan beri geçen sürede demografik gerçeklerin İsrail tarafından nihayet kabullenilmesiyle de İsrail, Ariel Şaron döneminde ilk kez işgal altındaki Filistin topraklarından çekildi. Çekilmenin tek taraflı yapılması ve Filistinliler'le mutabakata dayanarak hareket edilmemesi ise en büyük zaafını oluşturuyordu. Ancak İsrail toplumunun Filistinliler'den ayrılma isteğinin gücü Şaron'un siyasi ölümünden sonra dahi tek taraflılık politikasına verilen desteğin sürmesini sağladı.
Çekilme ve sınırlar sorunu Bu bağlamda Washington, İsrail'e ısrarla Hamas'ın seçime katılması için baskı da yaptı. Bu seçimlerde herkesi sarsan sürpriz bir sonucun alınması, Filistin'de de yerleşik dengelerin bir daha kurulamayacak şekilde bozulmasına yol açtı. Hamas'ın iktidarı Filistin siyasetinde bir kırılma anlamına geliyor. Geleceğin Filistin siyasetini de bu yeni gerçeğin belirleyeceğine şüphe yok. Son yapılan kamuoyu yoklamalarında Hamas'ın desteğinin artmış görünmesi de bunun göstergelerinden biri. Salı günü yapılacak İsrail seçimlerinde ise komadaki Şaron'un kurduğu Kadima partisi, Batı Şeria'dan çekilmeyi savunmayı sürdürdüğü için seçimden önde çıkacak görünüyor. Parti lideri ve geçici Başbakan Ehud Olmert, işgal altındaki topraklardan çekilmeyi ve İsrail'in sınırlarını belirlemeyi taahhüt ettiği için bu seçim ülkenin geleceğiyle ilgili bir referandum niteliği de taşıyor. Filistin-İsrail ilişkilerinin bundan sonraki dinamiği ve Hamas'ın tercihleri de bir ölçüde bu referandumun sonuçlarına göre şekillenecektir.
|