Nevruz cenderesi
Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) organize ettiği Nevruz kutlamalarının ilki yarın Şemdinli'den başlayacak. 21 Mart'ta Diyarbakır'da son bulacak kutlamaların, hangi politik düzlemde seyredeceğinin işaretleri, aslında önceki gün Siirt'ten geldi. Başrolde yine Abdullah Öcalan'ın posterleri vardı. Öyle gözüküyor ki, yarın Şemdinli'de başlayacak Nevruz kutlamaları da Siirt'teki provasından farklı olmayacak. "Türkiye partisi" olacağız iddiası ile yola çıkan DTP, "Kürt sorununu, Öcalan ve PKK'yı kurtarmaya odaklayan" politikası doğrultusunda hareket etmeye devam edecek. Kendisini bu cenderenin içinden çıkaramayacak. Daha önemlisi bu kez, cenderenin diğer ayağında Nevruz kutlaması için davet gönderdiği Iraklı Kürt liderler Celal Talabani ve Mesut Barzani de yer alacak.
Sivil itaatsizlik DTP'nin aslında bu noktaya doğru kendisini hızla sürüklediği, bir süredir sergilediği icraatlarından anlaşılıyordu. Önce, Roj TV'nin kapanmaması için DTP'li 56 belediye başkanının Danimarka Başbakanı'na gönderdiği toplu imza geldi. Bunu, yine belediye başkanlarının, "Öcalan bir realitedir...Öcalan siyasi irademizdir" açıklamaları izledi. Anlaşılıyor ki hedef; belediye başkanlarının da sergilediği gibi, "sivil itaatsizlik" eylemleriyle icraatlar sürdürmek. Yasaların koyduğu yasaklara, terör örgütünü ve liderini destekler posterler taşıyıp, sloganlar atarak direniş göstermek.
Kan ve gen bağı DTP'nin bu politikası tutar mı? Soruyu, DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk ile Genel Başkan Yardımcısı Sırrı Sakık'a yönelttik. Türk, amaçlarının "bölücülük ve terör olmadığını" belirterek söze başladı. "Nevruz'da kardeşliği pekiştirmek, demokrasi ve özgürlüğe hizmet etmek istediklerini" söyledi. Talabani ve Barzani'nin Diyarbakır'daki Nevruz kutlamasına çağrılmasının nedeni konusunda ise şu yanıtı verdi: "Arkadaşlar öyle gerek görmüş. Neden sadece onlar da, başkaları yok, onu bilmiyorum..." Sakık'ın karşılığı ise şöyle oldu: "Kürt halklarıyla kan ve gen, Türk halkıyla da ortak vatan, kader birliğimiz var. Onun için onları da çağırdık..." Sakık, DTP Diyarbakır İl Başkanı Ahmet Cengiz'in aksine, Iraklı Kürt liderlere çağrıda Genel Merkez'in kararının bulunmadığını, daveti İl Başkanlığı'nın gerçekleştirdiğini bildirdi. Sadece Talabani ve Barzani'ye değil, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Başbakan Tayyip Erdoğan'a da davette bulunduklarını da vurguladı. Türk ve Sakık'ın, "barışçı" amaçlarla hareket ettikleri söylemleri, başta Diyarbakır olmak üzere partili belediye başkanlarının uzun süredir sergilediği politikayla maalesef tezat oluşturuyor. Durum böyle olunca, birçok kişi kendini "ötekinin yerine" koyarak hareket etmekte zorlanıyor. "Barış" çağrılarına kucak açmak yerine, yüz çeviriyor. "Azınlık bölücülüğünü" toleransla karşılayanlar bile, iş "çoğunluk ırkçılığına" dönüştürülünce, yaratacağı karşı etkiyi görerek geriliyor. DTP'deki siyasetçiler ise bundan en fazla, üzerine siyaset oturtmak istediği kitlenin etkileneceğini anlamakta zorlanıyor.
Ankara'nın tavrı Nevruz'la ilgili bu gelişmelere karşı Ankara'nın izleyeceği tavra gelirsek; Önceki gün yapılan Terörle Mücadele Yüksek Kurulu'nda konu masaya yatırıldı. Her ne kadar "gerilimli bir süreç yaşanacağı" kaygıları taşınsa da Ankara bu gerilimi yükseltmek isteyenlerin tahrikine kapılmak niyetinde değil. Daha toleranslı bir yaklaşım sergilemekte kararlı... Dileriz, Ankara'daki bu kararlılık dört gün sürecek Nevruz kutlamalarına da yansır. Nevruz, anlamındaki gibi "yeni bir günün başlangıcı" olur...
|