|
 |
 |
 |
'Siyasi adımlarına dinle yön veriyorlar'
Hepsi dinine çok bağlı. Başlarından hayati olaylar geçtikten sonra dine daha da bağlanmışlar. Ve hepsi, dünyanın en önemli ülkelerinin lideri.. ABD Başkanı George W. Bush, İngiltere Başbakanı Tony Blair ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin... Fransa'da yeni yayımlanan ve bir öğretim görevlisi ile 3 gazeteci tarafından kaleme alınan bir kitap dünya siyasetine yön veren üç liderin ortak noktasını inceledi: dindar olmaları... Hıristiyanlar, farklı mezheplerdenler, laikler, gelenekleri farlı fakat dini inançları aile ve siyasi hayatlarına yön veren tek şey din...
ALKOLDEN KURTULDU Bush, alkol denizinde yüzdüğü bir dönemde karısının da girişimiyle dine yöneldi. Artık Beyaz Saray'da neredeyse bütün toplantıları duayla açıyor. Yakın çevresine "O gün ruhuma bir tohum ekilmeseydi, bugün viski şişesinde cenneti arıyor olacaktım" diyen Bush, başkanlığa kendisini Tanrı'nın getirdiğine inanıyor. (Arkadaşı Richard Land'e göre "Tanrı başkan olmamı istiyor" demiş) Her pazar eşi Laura'yla kiliseye gidiyor. Sabah beşte uyanıp ibadet ediyor. Yaşamındaki disiplini dine borçlu olduğunu söylüyor: "İnanç beni özgürleştirdi. Başkalarının almak istemeyeceği kararlar aldırıyor..." Eşcinsel evlilik ve kürtaja karşı. Evrim teorisinin yanında, okullarda "akıllı tasarım" yani Dünya'yı ve insanları bir yaradanın 7 günde yarattığını teorisinin de öğretilmesini istedi.
YANGINLA GELEN İNANÇ Rusya lideri de son derece kuvvetli dini inançlarıyla nam saldı. Onu dine yönelten şey, yıllar önce ailesinin başına gelen bir yangın felaketi. Yazlık evinde çıkan yangında kızlarını tıpkı filmlerdeki gibi çarşafları birbirine bağlarak halat yapıp kurtarmış. Evden ailesiyle birlikte sağlam çıkan tek şey, annesinin hediye ettiği gümüş haç olmuş. Alevlerin arasında bir kutuda bulduğu haçın erimeden kalmasını bir işaret olarak algılayan Putin, o gün boynuna taktığı o haçı bir daha asla çıkarmamış. Sovyetler döneminin gizli servisi KGB'de ajan olarak çalışırken kod adı "athe" (yani Tanrı tanımaz) olan Putin, yangın sonrası ortaya çıkan dindarlığında artık Hıristiyan inancına göre oruç tutuyor, 40 gün et yemiyor. Geçtiğimiz bir kilisenin yapımı için hazine bütçesinden tam 600 bin euro ödeme yaptıran Rusya lideri döneminde Rusya Ortodoks Kilisesi en zengin dönemini yaşıyor. Bu durum için Putin şöyle diyor: "Kilise'ye tarihteki borcumuzu kademeli olarak ödemeliyiz..."
HAYATINI BİR PEDER DEĞİŞTİRDİ Blair'in "manevi" hayatı, Oxford Üniversitesi'nde okuduğu dönem, yani 1970'lerde başladı. "Hıristiyanlığım ve siyasi fikirlerim aynı anda şekillendi" diyen İngiltere liderinin babası bir agnostik. Yani ne Tanrı var, ne de yok diyor. Hayatında kendisini en çok etkileyen insan olarak tanımladığı Peder Thomson'la tanışması sonrası dindarlığı şekillenen Blair, "Tanrı'ya daima inancım vardı. Ama uzaktım. İnsanların birey olduğuna dair felsefe yerine cemaat içinde var olduğuma inandım" diyor. Üçüncü dünya ülkelerinin borçlarının silinmesi konusundaki çalışmalarını da güçlü dini inançlarına bağlıyor. Ancak o, Bush kadar siyasi kararlarının din tarafından şekillenmesine izin vermiyor. Örneğin eşcinsel evlilikler ya da anne karnındaki bebeğe yapılacak sağlık testleri konusunda liberal düşünüyor. Eşi Cherie, ilkokulu rahibeler eşliğinde okudu. Gençliğinde de Hıristiyan öğrenci derneklerine üyeydi. Başbakan Anglikan, First Leydi Katolik.
Belkıs KILIÇKAYA/PARİS
|
|
|
|
|
|
 |
|
 |
|