|
|
|
|
Aslında bunları ben de yaşadım
17 yıl boyunca Japonya'da yaşayan ve bir Japon'la evlenip ayrılan ressam Günseli Kato "Bir Geyşanın Anıları"nı gerçekçi buldu
"Bir Geyşanın Anıları"nı, 17 yıl Japonya'da yaşayan ve geçmişte bir Japon'la evli olan ressam Günseli Kato ile izledik. Kato filmin, Japon kültürünün özünü çok iyi anlattığı görüşünde: "Geyşa Sayuri'yi oynayan Ziyi Zhang aslında Çinli bir sanatçı ama 19'uncu yüzyıl Japon kadınının duruşunu çok güzel yansıtıyor. O dönem Japon kadını, görüntüsü soğuk, duygularını ifade etmeyen, vücut lisanıyla konuşan bir sanat eseri gibidir." Kato'ya göre film sadece bir geyşanın hayatını değil, tüm Japon kadınlarının hayatını anlatıyor: "17 yıl Japonya'da yaşamış bir kadın olarak izledim filmi. Anlatılan Japon kadının yaşam biçimi. Japon kadını bütün duyguları, fırtınaları içinde yaşar, dışa vuramaz. Bu bize dram gibi geliyor ama Japonya'da dram olarak görülmez, bir yaşam biçimidir. Bir geyşa için bu yaşam çok normal. Amerikan filmi olduğu için bu mutsuzluk olarak yansıtılıyor ama o kadın bunu mutsuzluk olarak yaşamıyor ki. 21'inci yüzyılda Japonya dünyaya açıldığı, dünyayla ilişkiye girdiği için oradaki hayat da değişti. Ama 19'uncu yüzyılda kimonodan başka bir giyim, pirinçten, balıktan, turşudan başka bir yiyecek yoktu ki." Kato filmi izlerken geçmişe dönüp bol bol gözyaşı döktü ve kendi deyimiyle söylemek isteyip de söyleyemediklerini hatırladı: "Filmde kendimi gördüm çünkü bu benim için bir hikaye değil, ben bunu yaşadım." Kato'ya göre filmde Japonya'daki hayatla çelişen hiçbir şey yok. Sokaklar, evler, ortam, atmosfer, hatta kadınlar arasındaki kıskançlık bile birebir Japonya'yı yansıtıyor. Başarılı ressamın filmde dikkat etmemizi istediği noktalardan biri de Japon erkeğinin zarafeti: "Erkeklerde de bir zarafet var esasında. Gizli kapıların arkasında erkeğin de bir zarafeti, nezaketi ve duygusallığı var. Ama Japon kültüründe erkek olmak o zarafeti açıkça ortaya koymaya izin vermiyor. Filmde de bunu görüyoruz."
|
|
|
|
|
|
|
|
|