Günaydın gittim ben...
Tüm kadınlar oyuncudur... Bazı kadınlar usta düzeyinde oyuncudur... Oyun kadının yaratılışında vardır... Kadın erkek ilişkilerinde oynamak kadın doğasında vardır... Kadın doğası erkek karşısında fiziksel güçsüzlükten beslenir... Fiziksel güçsüzlük, zeka oyanları güçlülüğüyle dengelenir... Kadın erkekle oynar!.. İstese de oynar, istemese de oynar... Erkek kadının oynadığını bilmez... Kendisinin yazdığı senaryoyu oynadığını sanır... Oysa senaryonun yazarı kadındır... Oyunun yönetmeni kadındır... Erkek sadece başrollerden birini paylaşır. Öteki başrol de kadınındır... Oyunun senaristi, yönetmeni ve başrol oyuncularından biri kadındır... Dolayısıyla oyunu sahneye kadın koyar...
Bütün kadınlar oyuncudur... Ama bazı kadınlar daha fazla oyuncudur... Müthiş feykler atarak, istemi sürekli canlı tutarak, her an başına bir şey gelecekmiş hissi uyandırarak, erkek ritmini hep bozarak oynayan kadınlar, erkek arzularının merkezi olurlar... Ulaşılamayana ulaşmak değil, sırf ulaşılmadığı için ulaşmaya çalışmak marazi bir durumdur... Birçok erkek bunu fark etmez... Gerçekte ulaşılmak istenin kendisi olduğunu bilmez... Avcı değil, av olduğunu fark etmez... Ulaşılmayana ulaşmak isterken, kendisinin her tarafına ulaşıldığını anlamaz... Gizeminin kalmadığından haberdar olmaz... Tongaya düştüğünün farkına varmaz... Bu kadar düştükten sonra, artık avcının, avı haline geldiğini bilmez... Bütün kadınlar oyuncudur... Ama bazı kadınlar daha fazla oyuncudur... Bunu bilmeyen erkek debelenir durur... Çevremdeki ne müthiş erkekler, ne müthiş kadın oyunlarına maruz kaldılar... Müthiş erkekler, müthiş kadınlar karşısında çaresiz kaldılar... İki müthişin savışından kadın oyunculuğu galip çıktı... Fizik ters işledi... Fizikte gücü fazla olan erkek, kimyasını kaybetti... Fiziği kazanamayan kadın, erkek kimyasını yerle bir etti... Erkeği etkilemenin ilk yolu onun ritmini bozmaktır... Bildiği şekilde davranmamaktır... Hep bilmediğini yapmak, hep beklentilerini altüst etmektir... İyi kadın oyuncular önce bunu yapar...
Aslında bir tür boğa güreşidir oynanan... Güçlü boğa, kırmızıya hep koşacak, her kırmızı gördüğünde peşinden gidecektir... Ne zamanki, sağlı sollu valslerle yorulacak, güçten düşecek, konsantrasyonunu yitirecek, o zaman da zaten kaybedecektir... Gerçekte akıl oyunlarında, müthiş kadınlar karşısında müthiş erkekler çoğu zaman kaybedecektir... Kaybetmemenin benim bildiğim tek bir yolu vardır... O yol çok sevdiğim Yalın'ın bir parçasında gizlidir... Galiba şunu söyleyebilmektir: "Günaydın gittim ben..." Erkek gitmesini biliyorsa, kadın oyuncular karşısında, kolay kaybetmez... Gittiği zaman kaybettikleri, gitmediği zaman kaybedeceklerinden hiçbir zaman daha fazla olmaz... Bir erkek, ancak gitmesini öğrendiği zaman erkek olacaktır... "Günaydın gittim ben" diyebildiği zaman kaybettiğiyle birlikte kaybettirdikleri anlaşılabilecektir...
|