| |
|
|
Geriye sayış ve bizim felaket papağanları...
Yeni yıla doğru geriye sayış başladı. Fıkradaki adam, papağanının hünerini göstermek için arkadaşını davet etmiş evine. Papağanın tüneğinin karşısına oturup, dinlemeye başlamışlar kuşu. - 10, 9, 8, 7, 6, 5, 4, 3, 2, 1, 0, diye geriye doğru saymış papağan. Sonra "Tuh, yine çuvalladık" diye bağırıp kanatlarını çırpmış. Bunları izleyen konuk, papağanın sahibine "Bu ne demek, ne demek istiyor senin papağanın" diye sormuş. Papağanın sahibi gülerek izah etmiş: - Benim papağanın eski sahibi, uzaya füze fırlatılan bir tesiste çalışıyormuş... Bizim siyasi papağanlar da uzay üssünde falan çalışmadıkları halde, her yılbaşında fıkradaki papağan gibi "Yine çuvalladık" diye bağırmazlar mı?.. Türkiye 2005 yılını, çevresindeki ve dünyadaki bütün problemlere rağmen eski yıllardan daha başarılı geçirdi. Irak'taki durum da, petrol fiyatlarındaki olağanüstü artış da, Türk ekonomisini etkilemedi. YTL'ye geçtik, enflasyon düştü, ihracat ve turizm gelirleri arttı.Bunun yanında 3 Ekim'de AB ile üyelik müzakereleri başladı. Tabii ki olumsuz gelişmeler de oldu 2005'te. Örneğin yargı, bir türlü artık "Üst hukuk" olması gereken AB mevzuatını benimseyemedi. Düşünce suçluları üretimi devam etti. Bu yıl da "Kürt realitesi" ile "Bölücü terör" sorununu birbirinden ayıramadık. Bu tür dökümler yaptığımız zaman, 2005 kesinlikle pozitifleri negatiflerine ağır basan bir yıl olarak tarihe geçecektir. Eğer aktif siyasette değilseniz veya oturduğunuz yerde kendinizi iktidara aday olarak görmüyorsanız, bitmekte olan yılı "Oh, iyi ki kurtuluyoruz" diye anmanız zor olacaktır. Bilmiyorum kaçımızın uykusunu "Acaba Sezer' den sonra kim Cumhurbaşkanı olacak" içerikli endişeler bölüyor? Acaba kim Cumhurbaşkanı olmaya adaysa ya da kim kimi Cumhurbaşkanı seçtirmeyi tasarlıyorsa bunu seçimden en az altı ay önce açıklasa bir çözüm olur mu? Böylece söz konusu kişi Cumhurbaşkanı olmadan önce gereken miktarda yıpratılır. Korutürk ve Sezer'de olduğu gibi, onu Cumhurbaşkanı seçildikten sonra tanımayız. Ama bunlar hep laf. Papağanlar 2006'da da geriye doğru saymayı sürdürüp, tam nefesleri tükenirken "Yine çuvalladık" diye çığlıklar atacaklardır. Bir başka fıkrada da bir kadın, eski sahibi bir hayat kadını olan papağanı satın almış. Papağan sürekli müstehcen konuşmalar yapıyor, küfürler ediyormuş. Kadının bir arkadaşında da, eski sahibi bir Katolik rahibi olan ve sürekli dua eden bir papağan varmış. Küfürbaz papağanı, dua eden papağanın yanına koyup, dilini düzeltmesi için beklemeye başlamışlar. Küfürbaz papağan dua eden papağanı görünce "Hazır ol cicim, şimdi gelip seni seveceğim" diye bağırmış. Bunu duyan diğer papağan kanatlarını açmış ve " Sonunda dualarım kabul oldu " diye bir çığlık atmış. Kısacası siyaseti de hayatı da sürekli dramatize etmeye hiç gerek yok. Hele her olayda bir komplo teorisi bence hiç aranmamalı. Belki bu papağan fıkrasını bilirsiniz. Uzun yılları bir randevu evinde geçiren bir papağanı, Londra sosyetesinden bir hanım satın almış. Evinde verdiği davette, konuklar isimleri papağana söylüyor, o da bu isimleri yüksek sesle salona duyuruyormuş. Son gelen konuk papağana "Ben polis müdürü John" diye kendini tanıtmış. Bunun üzerine papağan salona doğru "Kaçın kızlar, basıldık" diye bağırmış.
|