|
|
'Küçük tedbirler büyük belaları önler'
İstanbul büyüdükçe güvenlik sorunu da büyüyor. Özellikle son yıllarda 'kapkaç, hırsızlık, gasp' gibi olaylarda ciddi artışlar var. Polis sayısı yetersiz, teknoloji ise daha yeni yeni kent hayatına giriyor. Ciddi bir güvenlik sorunu yaşıyoruz ve nelerin eksik olduğu da biliniyor. Peki polis teşkilatı bu konuda ne yapıyor? "Polis sayısı artacak, yeni teknoloji takviyesi yapacağız" demekten öte bir şey yok mu? Önceki hafta Yavuz Abi (Donat) Almanya'nın en büyük ve en çok turist çeken şehri Köln'de polisin nasıl çalıştığını anlattı ve ilginç bir uygulamadan söz etti. "Köln'e gelenlere polis "kredi kartına benzer bir şey" dağıtır ve der ki: - Yanınızda bulunsun. Kartta neler mi yazılı? * Kapkaça karşı uyarılar. * Polisin telefonları. * Kredi kartının çalınması halinde, hesabın en kısa sürede dondurulması için aranacak telefonlar." Şimdi bize dönelim. Beşiktaş, İstanbul'un önemli ilçelerinden biri. Güvenlik açısından da İstanbul'un geneliyle benzer sıkıntıları var. Ama bu sıkıntıları aşmak için sadece yukarıdan yardım beklenmiyor, kendi güçleriyle Köln'deki uygulamaları aratmayan çalışmalara da imza atılıyor. Bunun en çarpıcı örneğini yaklaşık 6 ay önce bu köşede yazdım. Beşiktaş Emniyet Müdürlüğü'ne pasaport almak için gidenleri 'çağdaş bir hizmet' bekliyor. Salona girdiğinizde bankalardaki gibi 'dokunmatik kiosk'tan (numaratör cihazı), sıra numarası alıyor, modern bir salonda bekleyebiliyorsunuz. Bu arada plazma TV de izleyebilirsiniz. Bu işin bir yanı. Bir de Beşiktaş Emniyet Müdürlüğü'nün 1.5 yıldır uyguladığı, Köln'deki 'bilgi notu' benzeri eğitim ve broşür çalışmaları var. Sloganları da akılda kalıcı: "Küçük tedbirler büyük belaları önler!" Kapkaç, yankesicilik, kaldırımcılık, hırsızlık, otodan hırsızlık, Pasaport işlemleri hakkında kısa, çarpıcı bilgiler veriliyor ve vatandaşın ne yapması gerektiği anlatılıyor. Dahası, 'Toplumsal şefkat' başlığıyla sokak çocukları gerçeği, 'Uzak durmak yetmez... Bilgi sahibi de olmalısınız.' sloganıyla 'İçki, sigara ve uyuşturucu' tehdidi yine kısa ve çarpıcı bilgilerle halka anlatılıyor. Son bir yılda bu broşürler polislerce bölgede yaşayan binlerce insana ulaştırıldı. Bir yılda suçlarda yüzde 25 artış olurken, suçluyu yakalama oranı da yüzde 85 civarında. Bu hiç de küçümsenecek bir başarı değil. Ancak, bu noktada ciddi bir sıkıntı var. Yakalama oranı yüzde 85 olmasına rağmen tutuklanma oranının düşüklüğü kafalarda şüphe uyandırıyor. Ve ortaya 'suçun karşılığı verilmiyor' gibi bir durum çıkıyor. Acaba ceza yasalarındaki değişimi biz mi anlayamadık yoksa yargıda bu değişime uygun bir yapılanma yaratılmadı mı? Bu konuya Adalet Bakanlığı'nın nasıl baktığını sadece ben değil, tüm kamuoyunun merak ettiğinden eminim.
|