| |
|
|
İçki olayının perde arkası!
AKP'li belediyeler birbiri ardına içki yasakları getirip, kırmızı sokakları belirliyor. Henüz düşmeyen birkaç büyük kale kaldı. İstanbul, İzmir, Bursa, Adana, Antalya falan... Buradan hemen söyleyeyim, eğer İzmir'e de dokunmaya kalkarlarsa, AKP'nin canı fena yanar, çünkü İzmir ve havalisi iktidarları kökünden değiştirmekle ünlüdür! Bakınız, Demokrat Parti ve Adalet Partisi'nin geliş ve gidişleri!
Alman Bild gazetesi meseleyi manşetine taşıdı, size buradan hemen söyleyeyim, Türkiye'ye her yıl ortalama 5 milyon Alman geliyorduysa, bunun yarıya yakınını silebilirsiniz şimdi... Boşuna beklemeyin. Avrupa Parlamentosu üyesi Vural Öger ile öteki parlamenterler dalga geçiyorlarmış, AB üyeliğine aday Türkiye'de neler oluyor diye... Az bile yapıyorlar. Ben "Türkiye karşıtı bir Fransız" olsaydım, Vural Öger'i hasta etmek için, ayağıma bir şalvar geçirir, başıma bir takke takar, elimde tespihle gelirdim Avrupa Parlamentosu'na, üzerine de "yeni Türkiye" yazılı bir tişört ile...
Şaka bir yana, Atatürk'e, modern Türkiye'ye ve Cumhuriyet kazanımlarına yazık olacak diye hop oturup hop kalkmayın hiç... Size bu işlerin nasıl olduğunu anlatayım: AKP, ilk seçimlerde böylesine bir zaferi hesaplamıyordu. Partiye, oradan, buradan, kalıntı, enkaz hoşaf gibi kadroları doldurdular. Belediyeler bunların içinde başı çekti. Güya aynı partide ve aynı kavrayışta oldukları halde, bir sürü çapsız ve cürümsüz kadro yetkili ve etkili noktalara geldi. Bu kadrolar ile AKP'nin ve hükümetin tepesindeki, "elit" kadrolar arasında çok ciddi, düzey, ileri görüşlülük ve evrensellik farkı var. Dinci minci neticede "çarıklı erkanı harp" olan bu kadrolar, en azından daha 5-6 yıl sürecek iktidar ihtimalini hesaba katarak Başbakan Erdoğan'ın gözüne girmek için işgüzarlık yapıyorlar. İktidara yaltaklanmak amacıyla... Ben tahminimi yapayım: Bu kadrolar, bizzat Başbakan Erdoğan'ın başına bela olacaktır. Her yasak, AKP'nin tabutuna çakılan bir çividir.
|