| |
|
|
Van davası
Pazar saat 12.00. Adalet Bakanı Cemil Çiçek'e dedik ki: - Van rektörüne yapılanlar... Cemil bey bugüne kadar, bu konuda hiç konuşmadığını söyledi. Ve "konuşmayacağını da." Biz devam ettik: - Yargı bağımsız... Yargıya güvenimiz sonsuz... Ama tutuklama... Kelepçe... Rektörün hastalığı... Gözyaşları... Açıkçası "olup biteni içimize sindiremedik."
Cemil Çiçek "birkaç şey" söyledi: 1. Dosyayı bilmiyorum. 2. Bu konuda görüş belirten ve yazı yazanlar da dosyayı bilmiyorlar. 3. Sizin, benim değerlendirmem ile savcının, hakimin yapacağı değerlendirmeler, birbirinden farklıdır. 4. Konu en başında siyasete çekildi... Karanlığa kurşun sıkılıyor... Hakime, savcıya kim baskı yapmış?.. Başbakan mı, Adalet Bakanı mı, Milli Eğitim Bakanı mı?.. Kim ne biliyorsa söylesin. 5. Ben konuşursam yanlış olur. 6. Bırakın yargı kendi usulüne ve vicdani kanaatine göre karar versin. 7. Bilen de konuşuyor, bilmeyen de.
Cemil Çiçek konuşmamız sırasında birkaç kez "elinizin altında Anayasa var mı" diye sordu. Ve ekledi: - 138. maddeyi okuyun... Herkes iyi okusun.
Anayasa, madde 138: Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci ve kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. ............ Madde devam edip, gidiyor.
Bakan böyle diyor. Anayasa böyle yazıyor. Ama yine de Van rektörüne reva görülen muamele bizi rahatsız ediyor. Adalet "kelepçesiz ve tutukluluk hali kaldırılarak" tecelli edemez mi?
|