Her vekilin bir hikâyesi
AK Parti'nin bir hafta içinde yayınlanan iki anketinin sonuçları, milletvekilleri, hatta bakanların "özel sohbetlerde" dile getirdiği yakınmalarının birebir yansıması... Hatta, AK Parti milletvekillerinin ruh halinin rakamlara dönüşmesi... Milletvekili Turhan Çömez'in grup toplantısında yolsuzlukla ilgili sözlerinin, milletvekillerinin tamamına yakınının ayakta alkışlaması da bunun göstergesi...
Parti içi demokrasi AK Parti'de bir süredir yaşanan rahatsızlığı sıralamak gerekirse; Uzun süredir yaşanan sıkıntının temelinde, milletvekillerinin olumsuzlukları dile getirmesi halinde, tepkiyle karşılaşıp, "izolasyona" uğraması yatıyor... Her ne kadar Turhan Çömez'in, "Pandora'nın kutusunu açtığı", bundan sonra her milletvekilinin konuşmaya başlayacağına inanılsa da kısa vadede gerçekleşme şansı bulunmuyor. Ancak gelecek yıldan itibaren AK Parti'ye çok sesliliğin hakim olacağı da görülüyor. Buna neden; zamanında yapılsa dahi, 1 Ocak'tan itibaren daha 22 ay olduğuna bakılmaksızın, "gelecek yıl seçim var" anlayışının siyasete oturacak olması... Parti tarafından yapılan iki anket dahi hükümetin icraatlarından hoşnutsuzluğu sergiliyor. Bu tabloda, bir çok yerden listenin en sonlarından seçilip gelenler, aynı sıradan seçime girmesi halinde, bir daha seçilemeyeceğini görüyor. Bulunduğu bölgedeki AK Parti teşkilat temsilcilerinin de milletvekili olma sevdası eklendiğinde, önünde iki seçenek kalıyor; "Ya sev; daha iyi yerden listeye girmek için daha fazla biat et veya terk et..." Milletvekillerinin paradoksu burada başlıyor. Partinin lider kadrosundan veya bakanlarından gelen kendi ideolojisi ile örtüşmeyen söylemlere tepki gösteriyor. Kimlik tartışması ve içki yasağında olduğu gibi, bir ileri iki geri politikalarına kızıyor. Taban demokrasisi söylemiyle seçilmesine rağmen, tabandan gelen yakınmaları dinlendirdiğinde nasıl tepki ve suçlamayla karşılaşacağının hesabını yapamıyor. Başka partinin umut olup olmadığını göremiyor. Aynı yakınma içinde olan arkadaşlarıyla yaptığı sohbetteki sözlerinin hemen yukarı taşındığı için organize de olamıyor. Son günlerde İstanbul iş çevrelerinden gelen, "AK Parti ile bir dönem daha gidilir" yaklaşımı karşısında üç maymunu oynamaktan başka çare bulamıyor.
Yolsuzluk-rüşvet Uzun süredir yaşan diğer sıkıntı, partinin anketiyle de ortaya çıkan yolsuzluk ve rüşvet ile mücadelede geri kalınması... Adının yazılmasını istemeyen bir bakan ve milletvekilinin şu iki cümlesi de huzursuzluğu anlatmaya yetiyor: "Her arkadaşımızın bizzat yaşadığı en az bir yolsuzluk-rüşvet hikayesi var..." "Eski iktidarlar dönemindeki hırsız müteahhitler bize de bulaştı..." Yolsuzluk-rüşvetle mücadele, siyasal ahlak yasası ve dokunulmazlıkların kaldırılması kararlılığı ile iktidara gelen AK Parti'nin, bu konularda geride kalmış olması sıkıntıyı arttırıyor. Nitekim Uluslararası Saydamlık Örgütü ve AK Parti'nin anketlerinden çıkan "yolsuzlukla mücadelede geride kalındı" sonuçları da bunu teyit ediyor. Hükümet Sözcüsü ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek ise yakınmalara farklı yaklaşıyor: "Üç yıldır yaptığım çağrılardan dolayı dilimde tüy bitti; bir tek yolsuzluk ve rüşvet ihbarı gelmiyor..." Çiçek yolsuzluk ve rüşvetle mücadelede geride kalınmasının nedenini ise şöyle gerekçelendiriyor: "Neden meslek dayanışması. Rüşvet, yolsuzluk olduğunu söyleyen ardından 'biz hariç' diye başlarsa nasıl mücadele edeceğiz?.." Sorunun yanıtının parti içinde aranması gerekiyor...
|