"Dul ve çocuklu bir kadını karım yaptım!.."
"Dul ve çocuklu bir kadını karım yaptım... O bana kazık attı..." Gülşen Yüksel'e aynen böyle söylüyor Zeynep Tokuş'u dövdüğü iddiasıyla gündemden düşmeyen ünlü jinekolog Alp Nuhoğlu... İyi ki konuşuyor da ben de, koskoca bir hipokratın konuşmasından kadınlar dünyasının gizemlerini keşfedebiliyorum... Ben bir erkeğim... Ve bir erkek olarak böyle bir lafı hiç duymadığım ve muhtemelen hiç duymayacağım için, müthiş rahatım... Benim hakkımda iyi ya da kötü, sübjektif ya da objektif çok şey söyleyeceklerdir bu kesin, ama hiçbir kadın misal, "Adamın da Ayşe Nazlı diye bir kızı var... Ben onu nasıl koca yapacağım?" diye düşünmeyecektir... Hiçbir kadın biçare bir adamı kabul etmiş gibi havalanmayacak, ne kadar merhametli olduğu yaygarasıyla ortalıkta dolaşmayacaktır... Dayak atmış mıdır, atmamış mıdır, kim kime kazık, kim kime tırnak atmıştır bilmem... Ama bu sözden sonra bir daha birisi, bana sorunların eğitimsizlikten kaynaklandığını söylerse, onun zırvaladığına hükmetmem kaçınılmazdır... 11 yıllık eğitimin üzerine, 6 yıl tıp, üzerine 4 yıl da kadının en mahrem organının içini dışını bilecek fizyoloji eğitimi almış bir ademin, 22 yıl dirsek çürütmesinin sonunda bir kadınla ilgili geldiği nokta buysa, hangi eğitimle bu konuyu çözecekmiş şaşarım... "Dul ve çocuklu bir kadını karım yaptım..." diyerek ne kadar merhametli olduğunu dünyaya ilan ettiğini sanan adam üstelik bir jinekolog... Kadının en mahrem yerine el uzatan, mahremin mahremini onunla paylaşan, bir kocanın ya da erkek sevgilinin bile bilemediği mahremlerini bilen tek kişi... Mesleği, mahremi bilmek, mahremi paylaşmak ve mahremi iyileştirmek olan, kadının içine en fazla giren adamın, kadına bakışıdır bu sözler... "Ben dul ve çocuklu bir kadını karım yaptım... Ama bana kazık attı..." Hani sanki, kapıya gelen dilenciye para vermiş, yemiş, içirmiş doyurmuş giydirmiştir de, arkasından yediği kazığa öfkelenmiştir... Hani sanki, Hindistan ya da Afrika kıtasındaki açlık sorununu çözmüştür de, Afrikalılar onu arkasından hançerlemiştir... Sözler o sözler!.. Hava o hava!.. Şimdi anlıyorum ki, bir kadın olmak çok ama çok zordur... Çünkü kadınların en mahrem yerlerine girme eğitimini 10 yıl almış bir adamı koca yapsanız bile böyle hıyarca bir laf duymanız her an mümkündür... Onurunuzun ve gururunuzun kırılması an meselesidir... Bir defa evlenip, çocuk sahibi olduysanız, artık bundan sonraki ilişkilerinize 20 yenik başlıyorsunuzdur... Bir kere kafadan eşit değil, yitiksinizdir, bir çeşit zayisinizdir... Erkek geyiklerinin en geyik gevezeliklerinden biri, "Anlamadım abi, bu kız ne istiyor yaa" biçiminde başlar... Anlaşılmayacak bir durumun olmadığı şimdi anlaşılmaktadır... Sürekli mağlup olacağım korkusuyla hayatta galip gelmek mümkün değildir... Mutsuz bir evlilik bitse de, mutsuz bırakma süresi, yıllar boyu devam etmektedir... Şimdi anlıyorum, evlilik ve boşanma oyunlarında kadınlar niçin mastır tezi verecek kadar uzmandır... "Ben dul ve çocuklu kadını karım yaptım... O bana kazık attı..." Yani "Dayak yedim" dedi... Yani, ben dul ve çocuklu kadını aldığıma göre, o artık kazık atmamalı, biat etmeliydi... Çünkü o bir Hint Fakiri'ydi... Beslenip büyütülmüştü... Üstelik arkadaşların yanında öfkelenip, "Al o p...i de beraberinde götür" denebilirdi... Çünkü dul ve çocuklu bir kadını karısı yapmıştı... O bir misyonerdi... Lanet kadın, o misyonerliği bile anlamamış, kazık atmıştı!..
|