kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Otomobil
    Detaylı Arama
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    İşte İnsan
    Sinema
    20. YILA ÖZEL
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Lutfi Mete @ SABAH
 

İtfaiye yanarsa

Dünkü veya bugünkü devlet sorumluları arada bir parlak (!) fikirlerini istifademize sundukları zaman istikrarlı fiyaskoların ve başarısızlıkların sırrını daha iyi kavrıyoruz.
Teessüf ile teşekkür arasındayız...
Yetkilinin devlet bilincinden nasip derecesini ve yeterlilik çapını ortaya koyan bu tür eleştiri ve önerilerin son ibretlik örneği, MİT'in eski müsteşar yardımcılarından biri lütuf buyurdular ve özetle şöyle dediler:
- Abdullah Öcalan bazı çözüm önerilerinde bulunuyor. Gerçi bunların bir kısmı asla kabul edilemez şeylerdir. Fakat onların kabul edilemezliği, bölücülük meselesini çözmek için Öcalan'dan yararlanamayacağımız anlamına gelmez.
Yani?
Bu önerinin Türkçesi çok açık:
- PKK belasından kurtulmak için hapisteki lideri ile pazarlığa oturalım!
Yani onu 'Atakürt' kürsüsüne oturtalım.
Olağan şartlarda dünyanın en güçlü devleti dahi, bir tek vatandaşının teröre kurban olma ihtimalini önlemek için bile böyle düşünebilir ve böyle davranabilir.
Fakat dünyanın en küçük devleti dahi böyle bir yönelim ve uygulama için top atışları ile ilanda bulunma yolunu seçmez!
Altını çizelim:
Devlet kendi bekası ve halkının güvenliği için en büyük düşmanı ile dahi dost olmak durumunda kalabilir. Devlet intikam şartlanması içinde hareket edemez. Devlet kamunun çıkarı için vatandaşlarının bazı duygularına kayıtsız kalabilir.
Lakin böyle siyasetler gazete sütunlarında tartışılarak oluşturulmaz. Çok boyutlu müzakerelerle, devlet idrakinden nasipli beyinlerce ince eleyip sık dokunarak bin bir açıdan sorgulandıktan sonra tutulacak çizgi belirlenir ve uzlaşılan çözümün uygulanmasına geçilir.
Türkiye ölçeğinde bir ülkenin istihbarat servisinde ikinci adam koltuğunu işgal edebilmiş bir zatın kamu önünde bu öneriyi hem de böyle bir zamanlama ile dile getirebilmesi, devlet bilinci ve sorumluluğu açısından bağışlanabilir bir dalalet değildir. Beyefendinin 'Öcalan tarafından formüle edilmek ve geliştirilmek istenen demokratik cumhuriyet tezinin içinde hiçbir zaman kabul edilemeyecek taleplerin bulunduğunun bilinmesi.....' şeklindeki ' rüşveti kelam' faslı bu dalaleti hafifletmeye yetmeyecektir. Zira bölücülük konusunda engin hoşgörü sahibi olan bazı aydınların ve PKK liderini Türkiye'nin bütün siyaset kadrolarından daha fazla önemseyen bazı Batılı odağın dayatması da bu:
- Öcalan'la uzlaşın ve onu salıverin!
Türkiye'de bölücü fitnenin ortadan kalkması ve ayrılıkçı şiddet eylemlerinin bitmesi bahasına, babamın veya evladımın katili de olsa Öcalan'ı ben de bağışlayabilir, ondan yaraların onarılması yolunda yararlanmaya çalışabilirim.
Fakat bunun teminatı nerede?
Böyle bir işbirliğinin yürüyebileceğine ve yarar getirebileceğine ilişkin akli güvenceler acaba kaç vicdanı tatmin edebilir?
Vaktiyle bir istihbarat elemanı olarak Türkiye Cumhuriyeti için çalıştırılan (!) Abdullah Öcalan'ın daha sonra Suriye'nin MUHABERAT'ı, İsrail'in MOSSAD'ı, ABD'nin CIA'sı, İngiltere'nin MI5'i, Almanya'nın BND'si için neredeyse kadrolu olarak hizmet ürettiği bilinmiyor mu?
Böyle birinin, devletle pazarlıktan sonra yine yoldan çıkıp yine Türkiye düşmanlarının stratejik tetikçiliğini yapmayacağına dair kimin teminatına bel bağlanacak? Eskiden olduğu gibi TC'nin can dostu (!) CIA veya MOSSAD'ın güvencesine mi?
Unutmamak lazım ki işin sırrı Abdullah Öcalan'ın egosunda düğümlüdür.
O yalnızca kendi ululuk kuruntusuna sadık olabilir!
Her şeyin üstündeki egosunu en çok tatmin eden seçenek karşısında ilk satacağı bağlantı Türkiye ile pazarlığı ise, ikincisi de Kürt kardeşlerimize olan sevgisidir!
Bütün bu mülahazalar ışığında, MİT zirvelerine kadar gelmiş bir akıl hocasının Öcalancı rüzgâr doğrultusunda fikir ve tavır belirtmesi insana ne dedirtir?
- Memleketin itfaiyesi yanmış, biz tulumbacı arıyoruz.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Kimlik yangınına dinli ve dinsiz benzin!   / 08-12-2005
 ABD veya Moğol icazeti   / 06-12-2005
 Şu feleğin işine bak   / 05-12-2005
 Susurluk Don Kişot'luğu   / 02-12-2005
 'Bağlanın ve bekleyin gelip sizi öldüreceğim'   / 01-12-2005
 Üstü de nifak, altı da   / 29-11-2005
 STK mı güçlü, atom mu?   / 28-11-2005
 Sezer'in ikiyüzlülüğe direnişi   / 25-11-2005
 TRT 'Yurttan Sesler' yazısı   / 24-11-2005
 İsviçre'den TC'ye 'sivil' goller   / 22-11-2005
YILMAZ ÖZDİL
Sivil'ce...
Kara, Hava, Deniz ve Jandarma komutanlıkları...
ÖMER LÜTFİ METE
İtfaiye yanarsa
Dünkü veya bugünkü devlet sorumluları...
UMUR TALU
Baraj ve serbest vuruş
Tarhan Erdem dünkü...
FATİH ALTAYLI
Fatih'in arkasında kim var?
Yok yok kendimden...
ERDAL ŞAFAK
Bağımlılığın bedeli
Bizzat Enerji Bakanı Hilmi Güler'in...
Üçün biri yakalandı
Bosna Savaşı'nın en çok aranan suçlusu Hırvat general yakalandı.
Rice Avrupa'yı 'ikna etmiş'
ABD Dışişleri Bakanı, AB ve NATO ülkeleri zirvesinde CIA'nın sorgu...
Satranç tahtası
Satranç tahtası
Beşiktaş'ın Sath-ı Müdafaa'sına karşı Gerets'in karşı hamlesi: İliç...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu