Kırmızı sokaklı kentler...
Aslında türbanlı öğrencilerin üniversitelere girememesiyle başladı, hayat tarzlarının günlük hayattaki çatışması... Türbanda siyasi simge var mıydı yok muydu kesin olarak söylenemez ama türbanda bir siyasi mücadelenin olduğu mutlaktır... Türbanlı kızları üniversiteye bir türlü sokamayan iktidar ya da belediyeleri, üniversitelerde kabul ettiremediği hayat tarzlarını, kentlerde kabul ettirmek için harekete geçmiştir... Alkollü yerler ve lokantalar bir tür vebalı muamelesine sokulmakta, onlar için kırmızı sokaklar yaratılmaya çalışılmaktadır...
Kırmızı noktaları öğrendiğimde, kırmızı sokaklı şehirleri de tanıdım.. Gazetecilik okurken ilk kez, Almanya'nın Hamburg kentinde kırmızı sokakları gördüm... Mekânların içinden taşan, dışından çıkan kırmızı ışıklar, sokaktaki kırmızıya damgasını vuruyordu... Çıplak kadın bedenleriyle enjekte edilen cinsellik, fuhuş halinde kırmızı sokağı günahkâr ve cazip kılıyordu... Arsızca sergilenen kadın vücutları, azgınca uyanan erkek dürtüleriyle halvet olup, kırmızı ışıklı bir günah uygarlığının temelini atmışlardı Hamburg'un ara sokaklarında... On binlerce erkek turistin, 17-18 yaşlarında çocukluktan yeni çıkmış, diri genç kız vücutlarının üzerinde, Lolitacılıkla bulmaya çalıştıkları erkeklikleri Hamburg'u uluslararası bir kırmızı sokaklar şehri haline getiriyordu... Sonra gittiğim Amsterdam'ın kırmızı sokakları, Hamburg'u aratmayacak donanımda, live seks şovların, sürgit devam ettiği yerlerdi. Sinema matinelerinden çok daha hızlı aralıklarla, live seks şov matineleri vardı... Sahnedeki hayasızlık, sizin haya duygunuzu harekete geçiyor ve bu hayasızlıktan utanmak yerine, bu hayasızlığı seyrediyor olmaktan utanmaya başlıyordunuz... Kırmızı sokaklı şehirler, gerçekten kırmızı noktalıydılar... Toplumsal sistemin serbest bölgesiydiler... Toplumsal sistemin içindeki mikropların kanalizasyon borusuydular... Hamburg'a veya Amsterdam'a yüz milyonlarca dolar kazandırıyorlardı...
Benim gördüğüm Avrupa'daki kırmızı sokaklı şehirler, fuhuşun simgesiydiler... Kırmızı Sokak'ın bizatihi kendisi fuhuş demekti, seks demekti, cinsellik demekti... Bunların var olduğu her şehirdeki sokaklar kırmızı sokaktı... Oysa, Türkiye'deki belediyeler alkollü lokantaları bile kırmızı sokağa sokmaya çalışıyorlardı... Para karşılığı, genç kızları portakal seçer gibi seçip, yukarı çıkarak yapılan eylemi, yemekli bir restoranda zaman zaman ailecek içilen kırmızı şarapla karıştırıyorlardı... Çünkü olaya sadece dini olarak bakıyorlardı... Dinde, içki de, zina da günahtı.. Dolayısıyla dinen her ikisi de Kırmızı Sokak'lıktı... Oysa para karşılığı, genç kızların vücutlarının alınıp satıldığı fuhuşla, yemek masasında ya da barda içilen şarabın, rakının, viskinin arasında dağlar kadar farklar vardı... Dinen ikisi de günah sayılsa bile, birinin günahı bireysel, diğerinin günahı ise başkasına ve toplumaydı... Birini nezle olarak adlandırırsak, etkisi kanserdi... İçkili bir yemeği, toplumsal değil, dinsel açıdan bakıp günah diye nitelendirince, onu şehir dışında bir kırmızı sokağa atmayı düşünürdünüz... Nitekim Osmangazi Belediye Başkan Vekili Abdullah Karadağ öyle demişti: "Alkollü işletmeleri bir yere toplayacağız..." Sokağa da kırmızı neon ışıklar koysalardı bari... Alkollü içecek satan lokantaları toplumsal hayatın içinden tecrit ederek bir sokakta toplamak, onu aslında fuhuş benzeri bir konuma oturtmak amacını taşımaktaydı... Kim bilir belki de, üniversitelere sokulamayan türbanlı kız öğrencilerin intikamı bu misillemeyle alınacaktı... Üniversitelere alınmayan türbanlı kız öğrencilere karşı, meskûn yerlere alınmayan alkollü lokantalar ve müşterileri... Bir hayat tarzına karşı bir başka hayat tarzının zoraki dayatması... Avrupa'da güzel ve sıcak bir aile yemeğinin sembolü olarak çekilen kırmızı şaraplı ve hindili Noel yemeği fotoğrafını, fuhuşun kol kanat gerdiği kırmızı sokakla karıştırmak... Onu şehrin dışına atmaya çalışmak... Bir tarza karşı, bir başka tarzı dayatmak için çırpınmak... Türkiye'de olmayan bir alkolizm sorununu varmış gösterip, zaman zaman çakırkeyf olan bir yaşam tarzını tamamen yok etmeye çalışmak... Yapılmak istenen bu mudur acaba?..
|