| |
|
|
Ben Hasan Cemal'i hep sevdim!..
"Cumhuriyet'i sevmiştim" diyor Hasan Cemal ve daha kitabının adıyla artık sevmediğini, biraz karıştırınca da nefret ettiğini anlıyorsunuz. Nefret neden?.. Hasan Cemal Mülkiye'de bizden küçük ama, Gagarin Hasan adıyla okulun popülerlerinden.. Tanışırız. Gazetecilik mesleği daha yakınlaşmamıza sebeb oldu. Yıllar önce İlhan Ağabey ve Oktay (Kurtböke), onu Cumhuriyet'in Ankara temsilcisi yapınca iyice bir araya geldik. Bir defa ofisler komşu.. İkincisi ben her salı, cuma Cumhuriyet'e yazıyorum. Hasan, işe başladığının haftasında beni bir köşeye çekti.. "Hıncal" dedi.. "Oktay'a söyle.. Benim hedefim bir gün Cumhuriyet'e Genel Yayın Müdürü olmak. Ama Oktay o makamda oldukça, aleyhine tek hareketim olmaz. Bunu bilsin. O bıraktığı gün harekete geçerim.." Oktay bizim Yeni Gün'den yetişme.. Kardeş kadar can dostumuz, ailecek.. Oktay'a anlattım.. Yüzünde bir tebessüm belirdi, bir şey demeden.. Oktay ayrıldı gene yıllar sonra.. Ve Hasan hedefini buldu. Cumhuriyet'e Genel Yayın Müdürü oldu. Nefretin sebebi bence bu. Bütün hayatını adamıştı Cumhuriyet Genel Yayın Müdürlüğü'ne.. Oynarken bozduğu oyuncağı elinden alınınca öfkelendi. Öfke giderek nefrete dönüştü. Oktay gitti, Hasan geldi.. Ben yazmaya devam ettim.. Ben Oktaycı, Hasancı değil, Cumhuriyetçiydim çünkü.. Hâlâ da öyleyim.. Bir gün, Hasan'ın bir sınıf arkadaşı Amerika'dan geldi ve basket yazmaya başladı. Sonra futbola döndü.. İki günde bir bana sövüyor.. "Hıncal görmediği maçları da yazar" deyince bir gün (O zaman televizyon yok) "Bu sadece bana değil, Cumhuriyet'e de hakaret" dedim ve yazıları kestim.. Hasan'dan çıt yok.. "Oktay gitti, ama sen devam edeceksin değil mi" diye anında beni arayan arkadaşımdan "Niye yazmıyorsun" sorusu yok.. Yıllar sonra anlattı. Sınıf arkadaşı bir gün odasına gelmiş.. "Basket yazarak popüler olmam mümkün değil. Ben futbol yazacağım artık. Gündeme gelmek için de, Hıncal'a, Rıdvan'a ve Tanju'ya söveceğim" demiş, o sıralar ben yazar, ötekiler futbolcu olarak çok popüler ya.. Bile bile ladese göz yummuş yani Hasan.. Kitap, Hasan Cemal'in en kolay okunan yazısı.. Bir gazete yazısını okuduğum zamanda, kitabın 50 sayfasını devirdim. Bu üslubu köşesine niye koymuyor?.. Anılarını yazarken hırslarına, öfke ve nefretlerine mağlup olmasını Hasan'a yakıştıramadım. Hele hele bugün hayatta olmayanları, cevap verme şansı bulunmayanları da sıraya sokması ayıp.. Onu Hasan Cemal yapan kurum ve kişilere aldığı tavrın çirkin ve ayıp olması gibi..
Doğan gurubu kitabı bahane edip savaş açtı, Cumhuriyet'e ve İlhan Ağabey'e.. Bir yerden emir almış gibi.. Kitaba asla yanıt vermeyeceğini daha ilk gün açıklayan İlhan Ağabey, bu "Bir yerden emir almış gibi" saldırının üzerine gitti. Kendi sıfatı Cumhuriyet'in imtiyaz sahipliği idi. Doğan gurubundaki muhatabı da doğal olarak, gurubun patronu Aydın Doğan olacaktı. Ona hitaben bir açık mektup yazdı.. Bir yerden emir almış gibi hareket eden gurup gazete ve yazarları hemen ağlamaya başladılar.. "Bizi patronumuza şikâyet ediyor" diye.. Oysa hem usul (Patrondan patrona) hem de esas olarak doğruydu, İlhan Ağabey'in Aydın Doğan'ı muhatap seçmesi.. Nitekim ikisi aralarında tartıştılar birazcık da anlaştılar.. Ama Cumhuriyet ve İlhan Ağabey'in üzerine tüm gurup ve destekçilerinin ayni günde saldırıya geçmesindeki esrar çözülemedi.
|