007...

Dönemin Başbakanı Ecevit, dönemin İsrail Başbakanı Netanyahu'yu telefonla arıyor. "Öcalan'ın yakalanması için yardımcı olur musunuz?" diyor. İsrail'in Türkiye ilişkileri açısından altın bir fırsat bu... Netanyahu hemen "peki" diyor, Mossad Başkanı'na emir veriyor, "Bulun..."
Netanyahu telefonu kapatmadan ekliyor, "Bizim adımız geçmeyecek, işin şöhreti Türkiye'ye bırakılacak..."
Mossad kolları sıvıyor. 6 ajan Roma'ya gidiyor. O sırada Apo buhar oluyor. Roma'yı terk ediyor. Tüm Avrupa aranıyor, taranıyor. Hollanda'ya girmeye çalışırken bulunuyor. Hollanda, izin vermiyor. Apo yine buhar... Mossad, Amsterdam Schipol Havalimanı'ndaki bir adamından, Apo'nun bir KLM uçağına bindiğini öğreniyor. Uçak, Kenya'ya Nairobi'ye gidiyor. Mossad da peşinden... İsrail ile Kenya'nın arası samimi... Apo'nun Yunan Büyükelçiliği'nde olduğu saptanıyor. Çıkarmak lazım...
Apo'nun yanındaki adamlarından biriyle temas kuruluyor. Temas kuran Mossad ajanı, kusursuz Kürtçe konuşuyor. Zaten kendini de "Kürt" olarak tanıtıyor. Diyor ki, "Hiçbir Afrika ülkesi vize vermeyecek, Yunanistan da sığınma hakkı vermeyecek, tek çare Kuzey Irak'a gitmeniz..."
Yunanistan'ın sığınma vermeyeceğini biliyor Mossad, çünkü Elçiliğin telefonlarını dinliyorlar... O sırada Kenya İstihbaratı da Yunan Elçiliği'ne baskı yapıyor, "Gönderin o adamı..."
Apo sıkışıyor. Kuzey Irak fikri aklına yatıyor.
Bir uçak geliyor Nairobi'ye... Falcon 900 tipi özel bir uçak... Uçağın pilotu, Atina'daki konferansa götürmek için bir grup işadamını almaya geldiğini bildiriyor. Apo, bu uçakla önce Atina'ya, oradan Kuzey Irak'a gideceğini sanıyor. Elçilik'ten çıkıyor. Yanında, Kenya İstihbaratı'nın adamları... Havalimanı'na geliyor. Geliş, o geliş... Kenyalılar ortadan kayboluyor, Apo o uçağa değil, başka uçağa bindiriliveriyor...
Sonrası malum, "memlekete hoşgeldin..."