Milli gelir üç yılda ikiye katlandı
* Milli gelir 3 yılda 183 milyardan 258 milyar dolara yükselecek. Kişi başı gelir de 5 bin dolara çıkıyor
* Hükümet, yükselen cari açığa karşılık rekor özelleştirme ve yabancı sermaye çekmeye ağırlık verdi
Hükümet üçüncü yılını geride bırakıp dördüncü yılına girdi. 18 Kasım 2002'de işbaşına gelen AKP Hükümetinin üçüncü yılında tek haneye inen enflasyonun düşüş hızı kesildi, rekor büyüme yerini normal büyümeye bıraktı. Buna karşılık cari açık giderek artıyor ve en önemli risk olmaya aday görünüyor. Hükümetin son bir yılda elde ettiği kazanım ise özelleştirmenin hızlanması, yerli ve yabancı sermayenin harekete geçmesi ve istihdamda iyileşme oldu.
Milli gelir katlandı Hükümetin üç yıllık dönemini yansıtan ekonomik verilerin bir bölümü bitişikteki tabloda yer alıyor. Son üç yılık büyümenin ortalaması yüzde 7. Bu, uzun vadeli büyüme oranının üstünde. Bu büyüme döviz kurunun düşüşü ile birleşince milli geliri üç yılda neredeyse iki katına çıkardı, 183 milyar dolardan 358 milyar dolara yükseltti. Dolar bazında kişi başına milli gelir de üç yılda yüzde 88 artarak 5 bin dolar sınırına dayandı. Yatırımların milli gelir içindeki payı iki puan kadar arttı. Bunun sonucunda işsizlik son bir yılda düşmeye başladı. Ancak yatırım artışı da, büyüme de geçmişteki gibi istihdamı aynı hızda artırabilmiş değil. Enflasyon ise bu hükümet döneminde tek haneli rakamlara indi. Ancak son yıl ve özellikle tek haneli rakamlara inildikten sonra, temel enflasyon olarak alınan tüketici fiyatları ile üretici fiyatları arasındaki fark açıldı. Üretici fiyatları hızla düşerken tüketici fiyatları daha çok yatay bir seyir izledi.
Bütçede disiplin Enflasyonun düşüşünde belki de en büyük pay üç yıldır düşmekte olan döviz kuruna ait. Bunun yanında hükümetin mali disiplini iyi götürmesinin şüphesiz katkısı var. Bu disiplin sonucudur ki, kamu kesimi faiz dışı fazlası son üç yıldır yüzde 6'nın üzerinde seyrediyor. Yüzde 6.5'luk faiz dışı fazla sağlanması, sadece kamu borcunun iyileştirmesinde değil, yatırım artışında, büyümede ve güven artışında da önemli bir çapa görevi üstlendi. Mali dipislin sonucu bütçe açığı çift haneli rakamlardan yüzde 3'e kadar indi. Buna paralel olarak kamu kesimi borçlanma gereği neredeyse sıfırlandı. Net kamu borcunun milli gelire oranı da yüzde 60'ın altına geriledi.
Yan etkisi cari açığa Ancak enflasyonu tek haneli rakamlara indirmede ve diğer makro ekonomik iyileşmelerde önemli katkısı olan döviz kurunun düşmesinin bir yan etkisi, dış ticaret açığında ve cari işlemler açığında ortaya çıktı. Düşen kurlar ithalatı cazip kılınca bu yıl itibariyle cari açığın milli gelire oranının yüzde 6.7'yi bulması bekleniyor. Bu da bize, 2001 krizinden hızla uzaklaşırken cari açık kaynaklı yeni bir tehlikeye doğru yaklaştığımızı ve enflasyonu düşürmenin bir bedelinin burada ortaya çıktığına işaret ediyor.
AB başarısı IMF programına karşı çıkan bir kampanya ile iktidara gelmesine karşılık, bu dönemde piyasaların sopasını göstermesi sonucu programa devam etmesi, hükümetin başarı hanesine yazılabilir. AB sürecindeki başarısı ise herkes tarafından teslim ediliyor. AB ile müzakare sürecine girilmesi yabancı sermayeyi çekmede, büyük özelleştirmeleri gerçekleştirmede ve yerli sermayeyi harekete geçirmede tetikleyici bir rol oynuyor. Bu dönemde hükümetin AB gibi, başarıyla yürüttüğü, hatta şanslı olduğu alanlara karşılık, başarısız kaldığı ve şanssız olduğu alanlar da var. Konuyu işlemeye devam edeceğim.
Sonuç "Bana geçmişi anlat ki, geleceği bileyim" Konfüçyus
|